Günaydıııııııııııııın!!!

15 Eylül 2008 Pazartesi

İçimden avazım çıktığı kadar günaydııııın!diye haykırmak geliyor.

AKPyi ve Tayyip Erdoğanı , “Oh yaşasın, memlekete demokrasi getirdi! diye alkışlayanlar, sanki şimdilerde uyanır gibi oldular... Bence, meslektaşların çoğu zaten uyanıktı da, fazlaca uyanıklıktan yani işlerine geldiğinden, uyur gibi yapıp AKPyi ve Erdoğanı demokrasi havarisi ilan ettiler!

Deniz Feneri rezilliği ve bu rezilliğin kimilerince yeni keşfedilmesi kılıçların bilenmesine, safların belirlenmesine vesile oldu. Şimdi dilerim bu olayı sadece Erdoğan-Aydın Doğan maçı gibi, iki takımın mücadelesi gibi izlemekle yetinmeyiz! Tam tersine AKP iktidarının dayandığı köktendinci, anti demokratik, bilim dışı, hukuk dışı zihniyetin bu ülkeyi bu ülkede yaşayanları nereye getirdiğini görebiliriz!

Konyadaki Kuran kursunda ölen kız çocukları... O çocukların ana babalarının şikâyetçi olmamaları... İşsizliğin bunca artması... Orman yangınlarından elde edilen arsaların imara açılması... İçme sularının tükenmesi, sulara zehir karışımı... Protestolarını dile getiren öğrencilere karşı polisin şiddetti... Başbakanın tam bir kabadayı davranışıyla kendisini eleştiren ya da karşı olanları tehdit edişi... İnanın bunların hepsi bir bütün!

Yandaş olanlar, olmayanlar, önce bunun bilincine varmak zorunda!

***

Geçen haftanın en ilginç olaylarından biri Cem Uzanın Denetimli Serbestlik Yasası uyarınca 5 yıl denetime tâbi tutulması, bu süre içinde bir rehber önderliğinde öfke kontrol programına devam etmesi ve öfke kontrolü ile kişisel gelişim konularında 5 yayın okutturulması cezasına çarptırılmasıydı. (Başka cezalar da var ama onlar ilginç değil!)

Bence Tayip Erdoğanın da bir öfke kontrol programına ihtiyacı var. Bu program çerçevesinde Başbakana okuma önerilerim sonsuz. İlk aklıma gelenleri sıralıyorum: Bu ülkeyi (tarihini, coğrafyasını, insanını) daha içten tanımak için Nâzım Hikmetin Memleketimden İnsan Manzaraları ve Turgut Özakmanın Şu Çılgın Türklerve Diriliş kitaplarını... Evrensel değerleri kavrayabilmek için Nâzım Hikmetin tüm şiirini ve Server Tanilli Hocanın Uygarlık Tarihi külliyatını... Hırsını denetlemek için Shakespearein Macbethini”... İnsanı, sadece insan olduğu için (oy potansiyeli, seçmen ya da zengin ve güçlü olduğundan değil) sevebilmek için Sait Faik ve Çehovun eserlerini... Ilımlı İslam rüyasının ölümle eşdeğer olduğunu kavrayabilmesi için önce Fatmagül Berktayın Tek Tanrılı Dinler ve Kadın araştırmasını sonra Kâbil Kitapçısı”, “Afganistan Gerçeğinde Şeriata Karşı Kadınlar”, “Uçurtma Avcısı gibi kitapları...

***

Geçen hafta omuriliğim bana oyun oynamasaydı, bel kayması hışmına uğramasaydım, iki gün önce Esintiler köşemi boş bırakmayacak, tam da 12 Eylüle rastlayan günde yine hesap soracaktım. Olmadı.

Bin kez söylense de yazılsa da azdır. Umutulmamalı, herkes, hele hele gençler mutlak bilmeli:

650 bin kişi gözaltına alındı. Gözetim altındakilerin tümü işkenceden geçirildi.

171 kişi işkencede yaşamını yitirdi. (Bu sayı, İnsan Hakları Derneğinin kesin kanıtları elde ettiği ölümlere ilişkindir. Yoksa, aynı dönemde gözaltında kuşkulu ölüm sayısı 400 civarındadır.)

Sıkıyönetim Askeri Mahkemelerinde 210 bin dava açıldı. Bu davaların 71 bini TCKnin 141 ve 142. maddelerinden; 14 bini 163. maddeden olmak üzere 85 bin kişi düşüncelerinden dolayı yargılandı. Bu davalarda 6353 sanığın idamı istendi. İşkence ile alınan ifadeler, karar gerekçesi yapıldı. 517 insan ölüm cezasına çarptırıldı. İçlerinden 50si idam edildi. İçlerinde en genci 17 yaşındaki Erdal Erendi.

12 Eylül döneminde 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 348 bin kişiye pasaport tahdidi konuldu.1402 sayılı yasayla sıkıyönetim komutanlarınca, 14 bin 509 kamu görevlisi işlerinden atıldı. Ayrıca 18 bin memur, 5 bin öğretmen, 2 bin yargıç ve savcı, 4 bin polis, 2 bin subay baskıyla istifaya zorlandı.

İşkence ve baskıdan kurtulmak için 30 bin kişi Türkiyeyi terk etti. Bunlardan 14 bini vatandaşlıktan atıldı.

Liselerde din dersi zorunlu; felsefe dersi ise seçmeli hale getirildi. Tüm ders kitaplarına Türk İslam Sentezi yerleştirildi. İmam hatip okulları ve Kuran kursları katlanarak çoğaldı, şeriat örgütleri desteklendi

Tüm demokratik kurumlar yok sayıldı...

Dünyanın neresinde olursa olsun bunun binde birini yapanlar yargılanır, cezalandırıldı. Biz ise bu işi başaramadık. Benim artık inancım o ki, boşuna bir mahkeme bir yargılama beklemeyelim! Ancak şunun bilincinde olabilir ve uygulamaya çalışabiliriz:

Yapmamız gereken: Darbeye karışanı toplum içine çıkamaz hale düşürmek! Kenan Evrenin hiç pişmanlık duymadığını her fırsatta açıkladığı bir ülkede yaşadığımın farkındayım! Tereddüt etmeden yine yaparım”, “hiç vicdan azabı çekmedim dediğini biliyorum!

Uygar ve demokratik bir ülkede Kenan Evrenin değil böyle konuşabilmesi, ziyaretlere gidip millete el öptürmesi, toplum içine çıkabilmesi, demeçler, görüşler bildirmesi, gazetelerde boy göstermesi söz konusu olamazdı. Şimdi hepimize düşen görev, Evren ve şürekâsını ve de onların elini eteğini öpenleri, toplumdan defetmek olmalı!

[email protected]

faks:0212 257 16 50



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları