Erdal Atabek
Erdal Atabek erdalatak@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Müjdat Gezen olayı durumun aynasıdır...

27 Şubat 2017 Pazartesi

Müjdat Gezen Sanat ve Kültür Merkezi”nin yakılması girişimi, toplumun durumu görmesi için bir aynadır.
Bu girişimi yapan Mehmet Ali Aligül, işsiz güçsüz bir piroman (yangın çıkarma hastası sosyopat) değildir.
Aligül, ilkokul çocuklarını taşıyan bir servisin sürücüsüdür. Küçük çocukların, erkekli-kızlı emanet edildiği, evle okul arasında onları taşıyan bir aracın şoförüdür. Aklı başında, dengeli, soğukkanlı olması gerekir. TV’deki görüntüsü düzgün, konuşması anlaşılır birisidir.
Şimdi, böyle bir kişinin Müjdat Gezen’in Abdülhamit’in torunu için söylediklerine kızıp, gidip benzinciden benzin alıp, bir yapıyı yakma girişimi, “öyle sıradan bir iş” değildir. Eğer, “öyle sıradan bir iş” ise, ülkemizde kimse kimsenin ne yapacağına güvenemez.
Yarın da markette çalışan görevli, tutup kızdığı birisini vurur, ya da kasap eline satırı alıp beğenmediği birinin peşine düşer. Bu da Hannah Arendt’in “Sıradan Faşizm” dediği durumdur ki Adolf Eichmann duruşmasında bunu saptamıştır. Sıradan Almanlar komşuları da olsa Yahudilere saldırmışlar, dükkânlarını yakıp yıkıp onları imha etmeye çalışmışlardır.
Elbette Mehmet Ali Aligül kendiliğinden harekete geçmemiştir. Bir grup, bir odak, bir merkez kendisinden bunu istemiş, o da seve seve işe gönüllü olmuştur.
Çünkü bilmektedir ki, bundan ötürü başına bir iş gelmeyecektir, üstelik ödül alacaktır. Nitekim, böyle bir kundaklama girişimi yapan, yargıç karşısına çıkmış, “adli kontrolle” serbest kalmıştır. (Sonradan tutuklanmış olması olayın niteliğini değiştirmez.)
Piyanist Dengin Ceyhan, elleri kelepçelenerek tutuklanmıştır. Suçu Cumhurbaşkanı’na hakaret olarak belirlenmiştir.
Bu arada, Cumhurbaşkanı’nın söylediği her söz “eleştiri” sayılarak ceza dışı kılınmıştır.
Cumhuriyet gazetesi yöneticilerinin ve yazarlarının hâlâ hapiste tutuklu olduğu suçlarının ne olmalarına yol açan ise belirsizdir.
Eğer, siyasal iktidara yandaş olmadığınız biliniyorsa her türlü suçlamanın hedefindesiniz demektir. Her tür suç size yönelebilir, FETÖ’cü olabilirsiniz, PKK yandaşı sayılabilirsiniz, suçu övücü yerine konabilirsiniz, makama hakaret eden sayılabilirsiniz. Bunların hepsi tutuklanmanız ile sonuçlanır, ne zaman çıkacağınızı hiç kimse bilemez.
Hayır, onlar bilir, siz bilemezsiniz.
Yasal suçlama hedefi olmadığınız zaman da, “duyguları incinmiş”, “bir şeyinize tepesi atmış” birinin saldırısına uğrayabilirsiniz. Bunları hesap etmeniz dahi mümkün değildir.
Demek ki, siz de tetikte olacaksınız, her şeyi hesaba katacaksınız.
Müjdat Gezen Sanat ve Kültür Merkezi’nin yakılma girişimi bu durumun açık aynasıdır.
Durumun daha vahim yanı, bakınız nedir?

***

Sayın Cumhurbaşkanı, Müjdat Gezen’i arayıp geçmiş olsun dememiştir.
Sayın Başbakan, Müjdat Gezen’i arayıp geçmiş olsun dememiştir.
Sayın Genelkurmay Başkanı, Müjdat Gezen’i arayıp geçmiş olsun dememiştir.
Müjdat Gezen buna elbette şaşırmamıştır.
Kundakçı okul servisi sürücüsü de buna şaşırmamıştır.
Elbette yakma girişimini yapan Mehmet Ali Aligül bunu da bilmektedir.
Cesaret veren şey de bunu bilmesidir.
Ona cesaret veren şey, siyasal iktidarın onu desteklediğini bilmesidir.
Böyle bir olaya cesaret vermek de suç değil midir?
Bu tür olaylar böyle iktidarın sessiz desteğiyle cesaret bulursa bunun bir sorumluluğu yok mudur?
Bu sorumluluğu siyasal iktidara sormak vatandaşlık görevi değil midir?
Müjdat Gezen bu ülkenin eşit haklara sahip bir vatandaşı değil midir?
Bu durumda ortaya çıkan, siyasal iktidarın topluma şöyle baktığını göstermiyor mu:
“Benim yanımda olanlar benim vatandaşımdır. Benim istediğim doğrultuda ne isterlerse yaparlar ve suç sayılmaz.
Benim karşımda olanlar benim vatandaşım değildir. Benim istemediğim doğrultuda ne yaparlarsa suç sayılır.
Yargı benim emrimde.
Yönetim benim emrimde.
Yasama benim emrimde.
Şimdi sana düşen de, 16 Nisan tarihinde sandığa gidip bunu tasdik etmendir.
O kadar.
Yaptın yaptın, yapmadın sen bilirsin.
Ben işte bunu biliyorum.
Onun için de HAYIR diyorum.
HAYIR diyorum. Çünkü, senin için de doğrusu odur.
Gene de sen bilirsin.
Benden bu kadar...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları