Çiğdem Toker

Talihsizlik bir hukuk normu olamaz

04 Kasım 2016 Cuma

“Talihsizlik” diye bir hukuk normu yok arkadaşlar.
“Keşke” diye bir suç çeşidi de yasalarımızda düzenlenmemiş.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, içinden onlarca hayat geçen iki ayrı soruşturma için dün bu ifadeleri kullandı:
Talihsizlik ve keşke.
“Bir davada yargılanan kişiye, bu tür bir soruşturmanın verilmesini talihsizlik olarak görüyorum. Olmaması daha doğrudur. Cumhuriyet’e yönelik iddialar, deliller, savcıdan oluşmuyor. Başka deliller nedeniyle soruşturma yürüyor ama keşke böyle bir görevlendirme yapılmasaydı. Daha doğru olurdu.”
Barış Pehlivan’ın gazeteciliği, CHP Ankara Milletvekili Levent Gök’ün ısrarlı takibiyle TBMM Genel Kurulu’nda açıklama yapan Bakan Bozdağ’ın konuşmasından küçük bir kılavuz:
“Bir dava”: Selam Tevhid.
“Yargılanan bir kişi”: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu Savcısı Murat İnam.
“Bu tür bir soruşturma”: Arkadaş, meslektaş, meslek büyüğü, çizer, avukat; 13 Cumhuriyet mensubunun beşinci günündeki gözaltı kararını içeren soruşturma.

***

Bakan’ı dinledikten sonra Türk Ceza Kanunu’nu (TCK) inceledim.
Olur a, belki gözümüzden kaçmıştı. “Bir davada yargılanan kişiye bu tür bir soruşturmanın verilmesi” diye bir suç var mı; varsa bu suça hürriyeti bağlayıcı ceza bağlanmış mı diye dikkatlice baktım. Yoktu. Yasanın herhangi bir yerinde “talihsizlik” diye bir kural geçmiyordu. Sonra döndüm Ceza Muhakemesi Kanunu’na. Olur a belki bizim gazetenin avukatları -Bülent Utku zaten gözaltında- atlamıştı. Yasanın “görev” başlıklı ikinci bölümünde “Keşke böyle bir görevlendirme yapılmasaydı” diye bir madde yazıyor mu diye göz attım. O da yoktu.

***

Adalet Bakanı, gazetemizle ilgili soruşturma için “Başka birisi pekâlâ yapabilirdi” dedi. “Bizim savcıları değiştirme yetkimiz yok” diye de ekledi.
Ortada bir “kötü niyet” yoktu.
HSYK Başkanvekili ile (Mehmet Yılmaz) konuşmuştu.
Eğer “terör örgütüyle irtibat, üyelik ve iltisak ile ilgili kanaat oluşsaydı, 3 bin 456 hâkim ve savcının meslekte kalmalarına uygun olmadığına karar veren HSYK bu konuda tereddüt etmezdi”.
Yani, adı Selam Tevhid dosyasında geçtiği iki bakan beyanıyla kesinleşen savcı, HSYK’ye göre “terör örgütüyle irtibat, üyelik ve iltisaklı” değildi.

***

Adalet Bakanı, HSYK’nin 3 bin 456 hâkim ve savcıyı ihracını “yargının güvenilirliğini sağlama yolunda bir adım” olarak yorumluyor.
Zaten HSYK Başkanvekili Mehmet Yılmaz da bize yaptığı açıklamada, Avrupa Yargı Konseyleri Ağı’nı mahcup edeceğini söylemişti. Evet, yasama organında, ülkenin en köklü gazetesi hakkında başlatılan soruşturma ve bu soruşturmaya düşen ağır gölge gündeme geliyor.
Ve adaletin dağıtıldığı bir sistem tartışılırken, içinde “talihsiz, keşke, kanaat, kötü niyet” sözcükleri geçen bir konuşma yapılıyor.
Yazıyı üzerinde “Görülmüştür” damgası bulunan tutuklu hâkim Adem Yılmaz’ın (adının verilmesini kendisi istiyor) mektubundan sorularla bitirelim:
- 15 Temmuz darbe girişimine kadar 3500 civarı hâkim ve savcı hakkında adli soruşturma açmaya yetecek belge-delil yokken, bir gecede nasıl bu bilgi-belgeler elde edilmiştir?
- Daha önceden elde bilgi-belge-delil vardıysa neden bu tarihe kadar soruşturma açılmamıştır?
- Hâkim ve savcıların illa silahlı terör örgütüyle irtibatı veya iltisakı mı olması gerekiyormuş? Normal bir suç örgütü veya silahsız illegal örgüt ile irtibatı olan yargı mensubu meslekte kalabiliyor muymuş?

***

Cezaevinde tutuklu bir yargıç, bilgibelge- delil olmaksızın içeriye atıldığını söylüyor... Duyuyor musunuz?
“Talihsizlik” bir hukuk normu olamaz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları