Çiğdem Toker

Hazine’nin istiklali adına

08 Ağustos 2016 Pazartesi

İktidar eleştiriye gelemiyor. Sürekli pohpohlanmak istiyor. Özellikle altyapı projelerinde. Yap-işlet-devret (YİD) modelli ve büyük ölçekli finansmanla yürüyen projeleri sorguladığınızda Kutsal Kitap’a laf etmiş gibi tepkiyle karşılaşıyorsunuz.
Sebebini anlamak zor değil. Hazine garantili bu projeler, iktidara büyüklenme garantisi veriyor.
Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, Osmangazi Köprüsü için devletçe verilen araç geçiş garantisi ve Hazine’ye faturasıyla ilgili aralarında yazımın da yer aldığı haberlere “dolaylı” yanıt vermiş.
Bakan Arslan, Hürriyet’te Hacer Boyacıoğlu’nun sorusunu yanıtlarken “bilgi eksikliğinden, haberlerin eksik bilgiye dayandığından” söz ediyor.
Bunu söylerken de 40 bin aracın garanti edildiği Osmangazi Köprüsü’nde bugün ortalama 20 bin aracın geçtiğini, bu rakamın da beklentilerinin üzerinde olduğunu açıklıyor. Bir propaganda sloganı faslından “Kamunun, projeyi yaparken 5 kuruş ödemediği” sözünü de tekrarlıyor.
Kamu, 5 kuruş ödemiyorsa Bakan Aslan’a çağrıda bulunalım ve Karayolları Genel Müdürlüğü’nün (KGM) Osmangazi Köprüsü’nü üstlenen görevli şirket Otoyol A.Ş. ile imzaladığı sözleşmeyi, toplumla paylaşmasını rica edelim.
Sadece onu değil. YİD modeliyle yürütülen diğer iki büyük proje; 3. köprü ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin İGA ile imzaladığı 3. havalimanı sözleşmesini de.

Üç büyük sözleşme
Ulaştırma Bakanlığı, bu üç büyük projenin YİD sözleşmelerini açıklasın. Böylece kamunun şirketlere ne ödeyip ne ödemediğine “millet” karar versin. Buna cesaret edebilirler mi? Asla. Eğer cesaretleri olsaydı, Borç Üstlenim Yönetmeliği ile üstlendikleri kamu kaynaklarını “Resmi Gazete’de yayımlamayız” diyerek gizleme yolunu seçmezlerdi.
Kâğıt üzerinde Hazine garantisi yokmuş gibi görünen bu üç büyük projenin tamamı, geçiş ve gelir garantileriyle Hazine’nin garantörlüğü altındadır. Başbakan Binali Yıldırım’ın iki gün önce üzerinde inceleme yaptığı 3. köprü, 26 Ağustos’ta açılacak. (Bu arada Alevi vatandaşların rahatsızlığı ve itirazlarına rağmen, köprünün adı olarak duyurulan ve “ilk Türkİslam halifesi” unvanı da bulunan Yavuz Selim’den vazgeçilmedi.)

10 yıl 2 ay 20 gün
Projeye dönecek olursak. Günlük 135 bin araç geçişinin garanti edildiği 3. köprüde, araç başına geçiş ücreti 3 dolar olarak belirlendi. (KDV hariç) KGM ile İçtaş-Astaldi arasındaki sözleşmeye göre, “geçiş ücretinin” tahakkuk ve tahsilinden “görevli şirket” sorumlu. Paraları şirket toplayacak yani.
Eğer, “toplanan geliri garanti edilen trafik sayısına göre hesaplanan gelirden düşük olursa aradaki fark, görevli şirkete ödenecek.
Günlük 405 bin dolar ediyor. KGM; eğer trafik, garanti edilen araç sayısının altında gerçekleşirse, aradaki farkı şirkete ödeyecek. Mesela Bakan Arslan’ın açıkladığı Osmangazi Köprüsü’ndeki gibi, 3. köprüde de garanti rakamın tamamı değil de yarısı geçse. 135 binin yarısı 67 bin 500. Çarpın 3 dolarla. Örneğimize göre, günlük 202 bin 500 dolarlık bu farkı, Hazinemizin sözleşme gereği İçtaş-Astaldi’ye ödemesi gerekiyor.
Yapım aşamasında devletin 5 kuruş ödemediği projeler böyle işte. Açıklanması gereken bir başta konu da projenin toplam maliyet ve finansmanı. 3. köprünün ihtiyacı olan finansman sözleşmesi, bankalar ile imzalandıktan sonra, şirket, bu tutarı 2.3 milyar dolar olarak açıklamıştı.
Köprünün açılış tarihi yaklaştıkça, yayımlanan haberlerde 3 milyar dolara mal olacağı belirtiliyor. Projenin gerçekte hangi büyüklükte bir finansmana ihtiyacı olduğu ve toplam maliyeti izaha muhtaç.
Ne dersiniz Sayın Bakan?
Hazır, ilk Türk-İslam halifesinin adını taşıyan 3. köprünün açılış tarihini Büyük Taarruz’un yıldönümüne rast getirip mühim mesajlar veriyorken, Hazine’nin istiklali adına sözleşmeleri de açıklasanız?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları