Çiğdem Toker

O mermi hepimize

11 Haziran 2016 Cumartesi

Önce gazeteciliğin temel kuralı 5N1K’yi uygulayalım.
Kim: Ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu.
Ne: Mermili saldırı.
Neden: Şehit cenazesi törenine katıldığı için.
Ne zaman: Cenaze namazı başlamadan az önce.
Nerede: Camide.
Nasıl: Başbakan’la konuştuktan hemen sonra ve polislerin gözü önünde.

***

Şimdi haberi açalım:
Kılıçdaroğlu’nun ayağının dibine atılan mermi kime?
Hepimize.
Hepimiz?
Sadece CHP’ye oy vermiş 12.5 milyon kişiyi değil; nicelik ve nitelik olarak bu zemini aşan bir kitle.
Neden?
Çünkü o merminin hedefi, AKP rejiminin, hezimetine fatura adresi olarak seçtiği CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu değil sadece. Gericiliğe, çocukların, gençlerin öldürülmesine, istismar edilmesine, şehirlerinin yıkılmasına, ilçelerinin talan edilip ranta açılmasına, işkenceye, gözaltında kayıplara, kadının özel yaşamına fütursuzca dalınmasına, her türlü faşizan yönetim anlayışına itiraz eden, hukuk devletini savunan, sebepsiz zenginleşmeye karşı duran herkes.

***

O mermiyi, cami avlusunda, o mermiyi Başbakan’la fısıldaştıktan sonra, o mermiyi polislerin gözünün önünde ana muhalefet liderine atan ve şu an aramızda dolaşan “muhterem”, bize çok şey anlatıyor.
Bak arkamda başbakan, önümde yığınla polis varken yapıyorum bunu diyor.
Bak bugün bu mermiyi elimle atarım, yarın ne olur bilemem diyor.
Bak, Kılıçdaroğlu’nun o gece TV’deki cümlesi tam olarak “Biz hapiste hasta yatan PKK’liye de gittik, DHKP-C’liye de, İslami kesimden mahkûmlara da gittik” ama o ifade nasılsa, sadece “PKK’liye gittik” diye pazarlandı billbordlarda geceden sabaha kadar.
Akşam da çok izlenen kanallarda benden “protestocu”, bıraktığım mermiden de “protesto eylemi” diye söz edecekler. Zaten beni hemen salıverecekler.
Ne sandınız ki siz?
Benim gücüm, akşam evinde televizyon izleyen yüz binler, ana muhalefet liderini mafya yöntemiyle tehdit ettiğimi değil, o “terörü desteklediği” için protesto ettiğime inandıracak kadar büyük.

***

O partili “muhterem” o mermiyle, bütün bunları sebepsiz demedi tabii.
Çatışma yükseldikçe, yaslandığı yer siyaset üretme bakımından köşeye sıkışıyor.
Biata yanaşmayan herkesi, her kesimi zor gücüyle sindirerek etkisizleştirip “terör”le etiketliyor. Acımasızca kullanılan yasal şiddet tekeli ve havuz medyası başta olmak üzere, devlet aygıtının tamamını elinde tutuyor olmak dahi, rejime yetmiyor. O yüzden gösteriye, kalabalığa etki etmeye elverişli her “fırsat penceresi”nin bütün saniyelerini maksimum faydayla kullanma derdinde.
Kılıçdaroğlu’nun şehit cenazelerine katılması, o hesabı bozacağı için kare dışına çıkarılması gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun tören öncesinde “katılmayın” diye telefon geldiğini açıklaması, bu nedenle önemli.
CHP liderini karenin dışına çıkaramayacaklarını gördüklerinde de tehdit ve itibarsızlaştırmaya başvurmaktan çekinmiyorlar.
Özetle, CHP’ye yönelik organize, fütursuz saldırıların yoğunlaşacağı anlaşılıyor. Mesele ise Kemal Bey’in şehit cenazesi fotoğraflarında yer almasından daha büyük bir fotoğrafa evriliyor:
O “muhterem”in attığı merminin hedeflediği “hepimiz”in nerede, nasıl duracağına.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları