Çiğdem Toker

‘Kamuya yararlı vakıf’ olarak Ensar

13 Nisan 2016 Çarşamba

Ensar Vakfı ile ilişkiler evlerdeki çocuk istismarı ortaya çıkıncaya kadar Türk siyasetinde üslup sorunu yoktu. Herkes beyefendi, latif ve içliydi. Mikrofonlardan tüm ülke sathına nezaket yayılıyordu. Ne zamanki Karaman’da çocuk istismarı ortaya çıktı, ana muhalefet lideri birdenbire ağzını bozdu (!) O gün bugündür memleket huzurdan nasibini alamamaktadır.
Neyse ki iktidar medyası, gerçeklikle bağını hanidir koparmış durumda da resmetmeye çalıştığım bu masala pek kanan olmuyor.
Ama medyası değilse bile iktidarın kendisi meseleye önce böyle baktı. Birkaç gün konuşulur sonra unutulur. Nasılsa “güç bizde”; töhmet, rencide, menfur kelimelerini ne kadar sık kullanırsak, olayın üstü o kadar örtülür diye düşündüler. Gülünç dahi olmayı başaramayan bıktırıcı sözcükleri konuşmalarına bolca serpiştirerek suçlarını bastırmayı denediler.
Olmadı.
Ana muhalefet lideri, -patenti yolsuzluk suçlamasıyla istifa etmek zorunda kalan bakana ait- bir Anadolu deyimini hatırlatınca ona sarıldılar. Yine olmadı.
Olmayacak da. Bu kez başaramayacaklar. Şüphesiz bu yüzleşme kolay yürümeyecek. Varlık sebepleri olan siyasal İslamın, dev bilançolu ekonomik aktörlerle böylesine iç içe girmiş olması, yüzleşmeyi güçleştirebilir. Ama engellemeyecek.

***

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Meclis’te Ensar Vakfı’nın yasal sınırlarını sorgulayan 6 soruyu yönelttiği dakikalarda ne oluyordu dersiniz?
Ensar Vakfı, kırmızı balonlu süsler eşliğinde Artvin’de Borçka Şubesi’ni açıyordu.
Kılıçdaroğlu, “Ensar’ın yurt açma yetkisi var mı” diye sorarken, bu vakfın aynı zamanda Türk Hava Yolları yönetim kurulu üyesi olan Genel Başkanı, sosyal medya hesabından “hayırlı olsun” dileklerini iletiyordu.
Peki, bu ağzımızı açık bırakan rahatlık nereden kaynaklanıyor?
Bu sorunun yanıtı upuzun bir liste oluşturabilir.
Kamuya yararlı vakıf” ayrıcalığı mesela, bu listedeki en önemli cevaplardan biri.
Zira her vakıf, amacı ne olursa olsun aynı zamanda ekonomik bir organizasyon...
Teroik düzeyde toplumsal yararlar için kurulduğu varsayılan vakıflar, gelir ve aldıkları bağışları hep amaçları için harcamak isterler. Fakat kazandıkları gelir ve bağışlardan yüksek vergiler alınırsa bu amacın gerçekleşmesi zorlaşır. O yüzden her vakfın öncelikli amaçlarından biri Bakanlar Kurulu’nun kendilerini “kamuya yararlı vakıf” ilan etmesidir.
Ensar Vakfı’nın görünürdeki gücü biraz da böyle bir vakıf olmasından kaynaklanıyor.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın listelediği, Bakanlar Kurulu kararıyla 2012 yılında vergi muafiyeti kazanan 262 vakıftan biri. İzin almadan yardım toplayabiliyor, damga vergisi, KDV istisnası, veraset ve intikal vergisi, sahip olduğu bina ve arazilerin emlak vergisi gibi devasa muafiyetlerin sahibi.
Özetle, bugün söylem düzeyinde Ensar’a sahip çıkan, ona toz kondurmayan bütün siyasi aktörler, bu gücü ona sağlayan isimler.
Ensar’a kamu yararına vakıf statüsü kazandıran kararın altında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, selefi Abdullah Gül’ün, o zaman Dışişleri Bakanı olan Ahmet Davutoğlu’nun imzaları var.
Yani Ensar, yasalar önünde “kamuya yararlı bir vakıf”.
Vakfın dev bilançolu ekonomik aktörlerle iç içe girmesi, zaten bu Bakanlar Kurulu kararından sonra hızlanıyor.
Sözün özü; töhmetler, rencideler, menfurlar bu çıkar bağlarını örtmeye yetmez.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları