Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Psikoloji...
Çocukluğu zor geçti. Babası onu döverdi.
O dönemlerde babalar çocuklarını döverdi, so-run değildi.
Haklı olsun olmasın, babaların çocuklarını dövme hakkı vardı.
Bundan iki şey öğrendi.
Birincisi, baba dayağına karşı çıkılmayacağı idi.
İkincisi de duygularını gizlemekti.
İçindeki isyanı gizledi. Daha uzun yıllar bunu yapacaktı ama o zamanlar bunu bilmiyordu.
Ergen yaşları da yarı evde yarı sokakta koşturmayla geçti.
O zamanlar daha çocukların ergenliği sorun olmuyordu.
Çocukların ergenliği bile fark edilmezdi.
Öyle bunalımmış, ergen yaşlarıymış, öyle şeyler yoktu.
Çocuklar düşe kalka, ite kaka büyürlerdi.
Babaların dediği olur
du. Anneler de önüne
bakar, işini yapardı.
Öyle büyüdü bizimki de...
Ama büyüdükçe istekleri de büyüyordu, özlemleri de...
Yoksunlukları da büyüyordu, öfkesi de...
Çıkış yolu arıyordu sürekli. Ne Sartr’ı biliyordu, ne varoluşu.
Ama kendini bu dünyada var etmek için yanıp tutuşuyordu.
Artık gençti, ne yapmalıydı?
Nerede olmalıydı?
Enerjisi vardı, fırsatlar bulmalıydı, bir şeyler yapmalıydı.
Bir şeyler de yaptı. Artık imkânlar neyse onlarla uzlaşarak.
Ama yetmezdi, yetmemeliydi, yetmeyecekti.
Bu “olmuyor, yetmiyor, yetmez” duygusu içinde hep büyüyecekti.
Bu duygu, bu hırs onun yaşam motorunun yakıtı olacaktı.
Başarısının da, başarısızlığının da anahtarı buydu.
Sonuna kadar ne olduğunu anlayamayacağı “anahtar.”
***
Sahip olamadığı her şeyden nefret edecekti.
Eğitim, çok istediği şeydi ama sahip değildi. Nefret etti.
Eğitimliler, profesörler, ukalalar, tepeden bakanlar. Nefret etti.
Bilim. Yararlı olduğu zaman gerekli. Ama bilim dünyası. Nefret.
Sanat. Sanatçının özgür olmasından nefret et-ti.
Yüreğindeki nefreti, o gizli kinin nefretini aslında bilmiyordu.
Ama ona bir haklı gerekçe bulmalıydı.
Onun nefretine düşmanlar gerekiyordu ama ortada düşman yoktu.
Elbette Umberto Eco’yu bilmiyordu, duymamıştı bile.
O da “Düşmanını Yaratmak” kitabını henüz yazmamıştı.
Ama ona düşmanlar gerekiyordu ve artık buluyordu.
Onun bildiklerini kabul etmeyenler düşmandı.
Onun inandıklarına inanmayanlar düşmandı.
Onun istediklerine karşı çıkanlar düşmandı.
Ona itaat etmeyenler düşmandı.
En yakınlarından bile kuşku duyuyordu.
“Acaba onun sandı-ğı kadar sadık mıydılar?” Bilmiyordu.
Kuşkusu içini kemiriyordu.
Ama çocukluktan öğrendikleri vardı.
Kendini gizlemeliydi.
“Kendisi” yerine kutsal kavramlar koymalıydı.
“Vatan” dedi. Hainler, vatan hainleriydi.
“Davamız” dedi. Davaya ihanet edenler düşmanlarımızdı.
“Düşmanlarımız” dedi. Düşmanlar artık onun varlık nedeniydi.
“O”, artık kiniyle, nefretiyle, düşmanlarıyla vardı.
Yakınları bile artık onu tanımıyorlardı.
Ona hiçbir şey söylenemiyordu.
Hiçbir şeyine karşı çıkılamıyordu.
Hedef aldığı kişinin, yerin, konunun üstüne her gücü saldırtıyordu.
İstediği yasayı çıkarıyor, istediğini tutuklatıyor, istediğini öldürtüyordu.
Durmak yoktu. Sonuna kadar gitmeliydi. Sonuna kadar.
***
Adolf Hitler. Sonuna kadar gitti. Vardığı yer, kendisinin de sonu oldu.
Diktatörlerin serüveninin birbirine benzemesi sizi de şaşırtıyor mu?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Trabzonspor'da ayrılık!
- Elazığspor'dan maça çıkmama kararı!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!
- Al Nassr'dan Talisca açıklaması!
- Yetki kısıtlayan teklif komisyondan geçti