Çiğdem Toker

Faiz en büyük zaaf!

21 Kasım 2015 Cumartesi

Bankacılık sektörünün en önemli zaafı faizmiş.
BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu) Başkanı Mehmet Ali Akben “2. Uluslararası İslam Finansı ve İktisadı Konferansı”nda şöyle demiş:
“Kaç kişi oruç tutuyor, kaç kişi cuma namazına gider, kaç kişi helale dikkat eder dediğimizde bu oranları çok yüksek görürüz. Ama en büyük zaafiyetimiz faiz konusunda” demiş.
Akben devam etmiş:
“Fetva kurulları BDDK bünyesinde mi olmalı? Şu an Katılım Bankaları Birliği bünyesinde olması planlandı ama şart değil, değerlendirilir. Hangi tarafta olmasının daha sağlam ve daha doğru tanımlanmasını mevzuat çerçevesinde dikkate alırız.”
BDDK Başkanı’nın “bu konuda herkesin sunacağı görüş ve katkıya açık oldukları” görüşünden hareketle bazı sorular:

Diyanet niye gecikti?
- Faizsiz bankacılık konusunda uzun süredir Diyanet İşleri Başkanlığı’nın (DİB) fetva vermesi bekleniyor. Son beş yıldır her sene en az bir kez bu konuda haber çıkar. En son iki yıl önce Diyanet’in BDDK’yle bir araya gelerek çalışma yaptığını duyduk. Fakat ne hikmetse bu fetva bir türlü gelmedi.
- Finans sektörünün bu alanda bir inandırıcılık sorunu olabilir mi?
- Fetva Kurulu’nu oluşturacak yapının, bir yandan bu esaslara vâkıf, diğer yandan da “faize hiç bulaşmamış” bir kurumsal yapıdan gelme güçlüğü mü söz konusu?
- Fetva Kurulu dendiğinde akla gelecek ilk kurum olan DİB, hac paralarını hangi finansal kuruluşlarda nasıl değerlendiriyor?
- DİB, hiç faiz geliri elde etmediğini açıklayarak kamuoyunun rahatlatabilir mi?
- DİB personeli, maaşlarını geleneksel bankalardan mı, yoksa faizsiz esasa göre çalışan katılım bankalarından mı alıyor?
- DİB’in taşra teşkilatındaki müftülükler, bankalardan promosyon adı verilen, değişik maddi yararlar karşılığında maaşlarını kullanıyor mu?
- Personel maaşlarının yatırılacağı bankalar seçilirken verilecek promosyon dikkate alınıyor mu?
- Cami yaptırmak için kullanılan paraların faiz ürünü olmadıklarından eminler mi?

Halkbank niye vazgeçti?
BDDK Başkanı Akben, kamu bankalarının bu konuda kendilerine düşeni yaptığını ancak özel sektörün katılım bankacılığına teveccüh göstermediğinden de yakınmış. Özel bankaların bu alana ilgisizliği, belki yukarıdaki sorularla bağlantılıdır. Yanı sıra, Ziraat Bankası katılım bankası kurmuş olsa bile, Halkbank için tam tersini söylemek lazım.
Bundan bir yıl önce, 1 milyar TL sermayeyle katılım bankası kurmak için BDDK’ye başvuran Halkbank, bu planından vazgeçti. Hem de BDDK’den ön izin almış olmasına rağmen. Halkbank bu alanı kârlı bulsa, herhalde başvurusunu geri çekmezdi.
Plan değişikliğinde potansiyel müşterileri ikna zorluğunun etkisi olabilir. Ama zaten sektör kredilerine ilişkin rakamlara bakıldığında faizsiz bankacılıkla ilgili potansiyelin o kadar da büyük olmadığı görülüyor.
Sayıştay 2014 yılı Ziraat Bankası raporunda yer alan veriye göre sektör kredilerinin yüzde 90.2’si mevduat bankaları tarafından kullandırılırken, sadece yüzde 5.2’lik bir oran katılım bankalarınca kullandırılmış. Bu da 65.3 milyar TL’ye karşılık geliyor.
Velhasılı, bankacılık sektörünün en büyük zaafının “faiz” olduğu tespitini, somut olgular pek doğrulamıyor. Belki de zaaf olan faiz değil, bizatihi zaafın kendisidir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları