Çiğdem Toker

Acı borsası

16 Kasım 2015 Pazartesi

Lafı dokuz boğumdan geçirmenin manası yok:
Bu toplum çürüdü.
Temel moral ve insanlık değerlerini yitirdi.
O değerleri yeniden kazanmanın bir yolu ve zamanı kaldı mı bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var: Kaybolan değerlerin yerinde artık bir acı borsası yükseliyor.
Bütün borsalar gibi aslında o da varlığını dünya nimetlerine borçlu.
Ama işin bu kısmı, “dini ve milli” değerler sosuna bulandırıldığı için ustalıkla örtülmüş.
Kalbimiz taşlaştıkça büyüyen acı borsası, bildiğimiz menkul kıymetler borsası gibi tatil yapmıyor, akşam belli bir saatte de kapanmıyor.
Tahtasında, “devlet dersi” yazılı bu piyasanın sadece açılışı var.
Her sabah uyandığımızda; yaşanan bölgeye, etnik kimliğe, mesleğe, cinsiyete, dine, mezhebe göre işlem gören insan acıları yarıştırılıyor bu borsada.
Özne Türk ve Sünniyse, acı A tipi hisse gibi işlem görüyor.
Fiyatlama yüksek.
Kürtse, Aleviyse lot altı işleme tabi.
Acının bölgesi Batı illeriyse işlem hacmi derin. Güneydoğu ve Doğu Anadolu’ysa hisseler dip yapıyor.
Acının öznesi “polisimiz, askerimiz” ise borsa rekor tazeliyor.
Çocuk ve kadınsa yerlerde sürünüyor.
Kadınlar başörtülüyse acının getirisi hızlı artıyor.
Değilse, o hisseden çıkmak gerekiyor.

***

ABD Başkanı Obama ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın keyifle poz verdiği ve bu kareden “fiili başkanlık” şehvetinin devşirildiği dakikalarda, hamile bir kadının, evinin önünde polis kurşunuyla öldürüldüğü haberi geçiyordu.
Erişim yasaklı sitelerden DİHA’nın geçtiği haber gerçek değilse, bu yazıya devam etmeseniz de olur.
Yarın sizden özür dilerim; “yanılmışım” diye.
Bu vahşetin yüzde 1’lik gerçeklik ihtimali bile insanlığımıza dair olduğu için devam edeceğim. Gerçekliğine sizin gibi benim de inanmak istemediğim bu haberin fotoğrafı da var.
Olay dün, sokağa çıkma yasağının üçüncü gününde Nusaybin’de gerçekleşmiş.
Ağır yaralanan Selamet Yeşilmen, yarım saat boyunca merdivenlerde mahsur kalmış.
Çünkü polis yarım saat boyunca kimseyi eve yaklaştırmamış.
Yeşilmen kan kaybı nedeniyle yaşamını yitirmiş.
Kol ve ayaklarından yaralanarak evin içine kaçan 3 yaşındaki Fikret ile 14 yaşındaki Sevcan da komşular gelene kadar evin içinde öylece can çekişmiş.
Çocuklardan biri Nusaybin Devlet Hastanesi’ne, diğeri Diyarbakır’a gönderilmiş.
Anne Selamet, hastane morguna kaldırılmış.
Hamile olduğu belirtilen kadını vuran kurşunların kobra tipli zırhlı araçlardan geldiği iddia ediliyormuş.
Şu pırıltılı G20 zirvesinde tartışmaya açılan kapitalizmin, namütenahi savunma sanayii ürünlerinden biri olan kobralardan hani.

***

Hamile anne Selamet Yeşilmen’in evinin önünde polis kurşunuyla öldürülüşünün işlem hacmi düşük olacak bugün.
Onun öyküsünü, “pırıltılı” G20 izlenimlerinde, kurultay hesaplarında, iptal edilen Çin füzesi haberleri arasında boşuna arayacağız.
Bulsak bile, kapısında “devlet dersi” yazan acı borsasında, hiçbir kelime, hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
İnsanlığını, maskelenmiş dünya nimetlerine tahvil ede ede çürüdü çünkü bu toplum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları