Çiğdem Toker

Bahçeli’nin kırmızı kalemleri

27 Haziran 2015 Cumartesi

Nihayet.
Kurarlar mı?/ Yüzde yüz/ Yok yok, kurmazlar/ Ama kurulmuş gibi yazıyorlar / Hatta bakanlık paylaşımı bile yapılmış.../ Ya, seçim gecesi ne kadar sert çıkış yaptığını hatırlamıyor musun?
Evet, bu ve benzeri sohbetlerden sırf gazeteciyiz diye kaçamadığımız o zorlu anlar birazdan sona erecek.
Merak dozu gün gün yükselen bu soruların hepsini, doğrudan muhatabına yönelteceğimiz vakit gelip çattı.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, ağır mobilyalardan kalan boşluklara dizilmiş, bozkurt ve bozkurt işareti heykelcikleriyle süslü, hafiften loş makam odasına buyur edildiğimizde, en çok bu nedenle heyecan duydum.
Ama hayır.
Altı kişilik heyetimizin, bir saat boyunca adeta çapraz ateşe tutarcasına yağdırdığı sorulara gelen hiçbir cevaptan, “AKP-MHP koalisyonu tamam” diyenlerin o yüksek özgüvenini doğrulayan küçücük bir işaret çıkmıyor.
Bahçeli, kendisini en çok kızdıran konular açıldığında dahi bozmadığı nezaketli tavrıyla verdiği tane tane yanıtlarda, neden hiçbir koalisyon seçeneğinde olmayacaklarını anlatıyor bizlere.

***

Çözüm Süreci ve HDP’nin oy oranı...
Pozisyonlarını, “Millet bize bu kez ana muhalefet görevi verdi” diye açıklayan Bahçeli’nin 7 Haziran gecesi yaptığı manifesto benzeri açıklamadan, milim sapmayışının kısa özeti böyle.
MHP’nin “tutarlığını” anlaşılır kılacak daha uzun cümle ise şu olmalı:
Bahçeli, partisinin yer alacağı her türlü koalisyon seçeneğini, “PKK ile bölünme pazarlığı yapmak” diye değerlendiriyor. Bu değerlendirmeyi de PKK’nin 1978’deki ilk kongresinde aldığı “Bağımsız Kürdistan” kararında en küçük bir değişiklik olmadığı inancıyla temellendiriyor.
Bunun üzerine Bahçeli’ye, HDP’nin 80 milletvekili çıkardığını anımsatıp “Yaklaşık 6 milyon seçmen, sizce ne demek istemiş olabilir” diye soruyorum.
HDP seçmenine saygı duyduğunu, ancak HDP’yi PKK’nin uzantısı olarak gördükleri anlayışında olduklarını tekrarlıyor MHP lideri.
Dahası, Çözüm Süreci’yle neyin kastedildiğinin hâlâ bilinmediğini söylerken de “Ya milletin ya da HDP’nin kandırıldığını” ifade ediyor.

***

“Hızlı koalisyon” talebiyle kapısını çalan iş dünyası örgütlerine yönelik tepkisini de saklamıyor Bahçeli.
Çözüm Süreci’nin yanında yer alan TÜSİAD’a, “Ekonomik ayağına sahip çıkıyorsunuz da neden siyasi ayağına sahip çıkmıyorsunuz?” dediğini aktarıyor sözgelimi.
MÜSİAD ile TOBB’nun da TÜSİAD ile “aynı çizgiye” geldiğini sitemli bir ifadeyle paylaşırken “Kendilerinin önüne fıırsat gelmişken bize neden dayatmada bulunuyorlar” sorusunu yöneltiyor.
Sözün özü: Bahçeli, Çözüm Süreci’ne hangi nedenlerle karşı çıkıyorsa, aynı nedenlerle koalisyona yanaşmıyor.
MHP liderinin makam odasından, karşılandığımız nezaketle uğurlanırken, bir saat önceki merakımızdan eser kalmadığını fark ediyoruz.
Yine de “Efendim biz kendimizi her zaman iyi ifade edemiyoruz” sözünden hareketle, belki şu benzetme, MHP’nin duruşunu daha berrak izah edecektir:
Ankara’daki kırtasiyecilerden bütün kırmızı kalemleri toplayıp hepsini bitirinceye kadar çizseniz bile, Bahçeli’nin “Çözüm” rezervini doldurmak imkânsızdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları