Çiğdem Toker

Derviş’ten mektup var

29 Mayıs 2015 Cuma

İki gün önce yayımlanan “Soma, Tütün ve Yeniden Derviş” başlıklı yazıma, Sayın Kemal Derviş’ten e-posta yoluyla yanıt geldi.

“Tütün” eleştirime çok üzüldüğünü belirten Derviş’in iletisi, -gazeteciliğimle ilgili olumlu birkaç sözcük dışında- özel bir unsur içermiyor.

Aksine, genişleyeceği anlaşılan bu tartışmaya, yeni boyutlar katacak ve haber değeri olan önemli unsurlar taşıyor.

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, yazıma atfen yaptığı yazılı açıklamasında; “CHP’ye oy verme eğiliminde olan yurttaşlarımız, ekonomi politikasının, şimdiden Kemal Derviş’e ya da bu ekole teslim edileceğinin kaygısı içindedirler. Bu kaygı, ciddi tereddütlere yol açmaktadır” diyor.

Bu nedenle, Türkiye’ye davet edildiği 2001 krizi sürecindeki önemli eşikler ile sosyal demokrasinin ekonomi anlayışına dair görüşlerin yer aldığı e-postayı aynen yayımlamak gerektiğini düşündüm. Bunun için de iznini sordum.

Olumlu yanıt veren Derviş, cevabi iletisine şu önemli satırları ekledi:

“Soma faciası hepimizin yüreğini parçaladı. Sebebi, sanıyorum, 14 yıl önceki Tütün Yasası değil, bugünkü sorumsuz denetimsizlik ve taraflı kamu yönetimidir.”

Kemal Derviş’in mektubunu yorum yapmaksızın paylaşıyorum:

Yabancı şirketlere söz vermedik

“2001’de büyük kriz yaşayan, sadece yabancılara değil, kendi vatandaşlarına da yükümlülüklerini yerine getiremeyen, dış sermayeye ben gelmeden çok önce aşırı derecede bağlanmış bir Türkiye; ürettiği malı satamayıp kısmen yakmak lüksüne sahip değildi. Bugün de değil.

Üretip içeride veya ihracat yoluyla dünya piyasasında satılabilen mallar üretmeli. Değerli iç kaynaklarımız ve emeğimiz, yüksek katma değer yaratabilen ve ülke olarak bize gerçek gelir getiren alanlarda faaliyet göstermeli. Sosyal demokrat bir ekonomi anlayışı, sadece dağıtımına veya devlet desteklerine dayanamaz. Üretim ve gelir artışını hedef alıp, ondan sonra da hakça bir gelir dağılımını hedeflemeli.

Bu arada ben ve ekibim, hiçbir zaman yabancı şirketlere hiçbir söz vermedik. Tam tersine, büyük zorluklara rağmen, enerji sektöründe, önceden Enerji Bakanlığı tarafından imza edilmiş; fakat ulusal çıkarlara zarar verecek birçok anlaşmayı, Hazine garantisi vermeyerek reddettik. Bunu o zaman Hazine’de olan, Hakan Özyıldız gibi dürüst ve son derece vatansever kişilere sorup ayrıntısını öğrenebilirsiniz...

Bizden IMF istedi ama kabul etmedik: Ziraat Bankası’nın özelleştirilmesini doğru bulmadık. THY’nin de stratejik bir ortağa satılmasını önerdi IMF. Bunu da reddettik. Onun yerine bugünün başarılı THY’sinin çerçevesini oluşturan Sivil Havacılık Yasası’nı hazırladık.

Elbette farklı ekonomik görüşlerimiz, değerlendirmelerimiz olabilir. Ama tartışmalar, gerçekler üzerinde olmalı.

Bir sosyal demokrat olarak piyasa ekonomisinin yararına inanıyorum. Özel girişimin de yararına ve zorunluluğuna inanıyorum.

İsveç, Almanya gibi ülkelerdeki sosyal demokratlar gibi; CHP’nin de inandığı gibi.

Ama devlet piyasaları, özerk ve teknik bilgisi kuvvetli kuruluşlarla düzenlemeli ve denetlemeli. Kamu yönetimi herkese eşit mesafede olmalı. Ve tabii demokrasi olmalı tam manasıyla. Sosyal demokrasi ancak gerçekçi, hesaba kitaba dayalı bir ekonomi anlayışıyla başarılı olup dar gelirlileri sürdürülebilir biçimde refaha götürebilir.

Bunun da yöntemleri elbette tartışılabilir. Hiç de kolay bir hedef değil. Ama sadece iyi niyet, sadece devletin kaynaklarını eriten bir yaklaşımla olmaz... Tersi olur, kriz yaratır ve kriz ortamında en çok dar gelirliler kaybeder.

10 Ekim 1973’te, 24 yaşındayken yazdığım gibi (Cumhuriyet’te yeniden 26 Mayıs’ta yayımlandı) her şey tartışılabilir. Yeter ki demokrasi olsun, özgürlük olsun, kimse korku içinde olmasın... Sizin de fikirlerinize son derece saygılıyım.

Sevgiler ve iyi çalışmalar dileğiyle.

Kemal Derviş.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları