İlhan Selçuk

Başlığı Uzun Kendisi Kısa Bir Hukuk Yazısı...

29 Mart 1982 Pazartesi

PENCERE

Başlığı Uzun Kendisi Kısa Bir Hukuk Yazısı...

Tutuklama adaletin gerçekleşmesi amacıyla başvurulan bir yöntemdir.

Bir ceza değildir.

Nasıl ceza olsun ki? Tutuklu, sanıktır; yani suç işleyip işlemediği saptanmamış insandır. Çok ağır suç işlediği yolunda kesin kanıtlar bulunuyorsa, kaçma olasılığı varsa ya da dışarda bulunması suç kanıtlarını yok etme tehlikesi doğuruyorsa bir sanık tutuklanabilir. Ama bu nedenler ortada yoksa sanığı tutuklamak kendisine peşin ve haksız ceza uygulamak olur. Sanık aklanırsa ne olacaktır?

*

Sanık tutuklanmıştır; davanın açılmasını bekliyor; bir ay, üç ay, beş ay, on ay, on beş ay?

Daha ne kadar bekleyecek?

Tutuklama artık tutuklama olmaktan çıkmış, ceza niteliğine dönüşmüştür.

Eğer, elde kesin kanıtlar varsa, bir davayı kısa sürede açmak çok zor olmasa gerektir.

Davayı sürüncemede bırakarak sanığın tutukluluğunu sürdürmek suçsuz insanı cezalandırmak anlamına gelmez mi?

*

Sanığın bir avukatı var.

Avukat, yargıç ve savcı ile birlikte yargılama üçgeninin bir köşesini oluşturur.

Bu avukat tutuklanır.

Tutuklanan avukat da kendisine avukat tutar. O avukat da tutuklanır mı? Sanığın avukatının avukatını da tutuklama yoluna gitmek adaletin üç köşesinden birisini yok etmeye çalışmaktır ki anlamı pek ağırdır.

*

Hukuku hukuk dışına çıkarak kullanmak, hukukun hukukluğunu çiğnemektir. Kimseye böyle bir yöntemi uygulamak için fırsat tanımamalı; çünkü böyle yöntemler, her şeyden önce devletin “dirlik düzen” anlayışına ters düşer; devlet yönetiminin ve yöneticilerinin zararına en büyük yatırım olur.

(29 Mart 1982 tarihli yazısı)
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Patrikhanenin Sicili... 11 Haziran 2012
Mumcu'nun Saptamaları... 7 Haziran 2012

Günün Köşe Yazıları