Mehmet Ali Güller

Yanlış dış politika askeri güçle düzeltilmez!

23 Aralık 2019 Pazartesi

Erdoğan 9 Aralık 2019’da “Libya yönetimi ya da halkı isterse, asker göndeririz” dedi.

Erdoğan hükümetinin Serraj hükümetiyle imzaladığı “güvenlik ve askeri işbirliği mutabakat muhtırası”, 21 Aralık 2019’da TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.

AKP’liler tepkiler nedeniyle mutabakat muhtırasını “metinde muharip asker yok” diyerek savundu. Doğru, metinde “muharip asker” yoktu, tanımlarla ilgili 3. maddede “misafir personel” vardı. Hatta o “misafir personelin faaliyetlerine” nezaret edecek “kıdemli personel” de vardı.

Ne ki “misafir personel”in yapacaklarının tarif edildiği “güvenlik ve askeri işbirliği alanları” başlıklı 4. maddenin altındaki bölüme göre aslında misafir personel askerdi, kıdemli personel de komutanı!

Yani açıkça TBMM’de “yurtdışına tezkeresiz asker gönderme”nin yolunu yaptılar! Ki aslında zaten aylardır Libya’da Türk askeri var! Anayasaya aykırı olduğu için, resmi üniformaları çıkarılarak Serraj hükümetini savunmaya gönderilmişlerdi…

 ‘Anlaşmayı koruma’ kılıfı

Evet, aylar önce, Yeni Şafak yazdı üstelik!

Yani henüz ortada Serraj hükümetiyle yapılan “deniz yetki alanlarının sınırlandırılması” anlaşması yokken…  

Bu, şundan önemli: Libya’ya asker göndermeyi, 27 Kasım 2019 tarihinde imzalanan “deniz yetki alanlarının sınırlandırılması” anlaşmasını hayata geçirmek için savunuyorlar! Ama daha o anlaşma olmadan altı ay önce Libya’ya asker gönderiyorlar!

Bir öngörü mü? Hayır, çünkü Libya’yla “deniz yetki sınırlandırılması” anlaşması yapılması gerektiği, kendilerine ilgili bahriyeli kurmaylarca bir yıldan fazla süredir söylendiği halde o anlaşmayı yapmamışlardı!

Yani önce İhvancı Serraj’ı desteklemek için Libya’ya asker gönderdiler, altı ay sonra o anlaşmayı yaptılar, şimdi de “anlaşmayı korumak için asker göndermeliyiz” diyorlar!

Asker değil, önce diplomat gönderilmeli

Bu köşede yazdık: Libya’yla “deniz yetki alanlarının sınırlandırılması” anlaşması yapmak doğru bir hamledir. Ancak bu hamleyi tamamlamanın yolu Trablus’a asker göndermek değil, Şam’a, Kahire’ye, hatta Tel Aviv’e diplomat göndermektir! Münhasır Ekonomik Bölge ilan etmektir!

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) 2 Nisan 2004’te, Libya 27 Mayıs 2009’da, Suriye 2009’da, Lübnan 19 Ekim 2010’da Münhasır Ekonomik Bölgesini (MEB) ilan etti! Türkiye hâlâ etmedi!

Dış politikadaki yanlışları askeri güçle düzeltmeye çalışmak, marifet değildir!

Peki, buraya nasıl geldik?

Denktaş’ı dışlayan ve “masadan kalkan taraf olmayız” diye özetlenen AKP anlayışı, GKRY ile Yunanistan’a büyük manevra alanı sağladı.

AKP hükümeti, “Doğu Akdeniz’in önemine” dair yapılan uyarılara yıllarca kulaklarını tıkadı; neredeyse iş işten geçtikten sonra bölgeye sondaj gemisi yollayarak oyuna girmeye çalıştı.

İhvancı anlayışı nedeniyle sorunlu hale getirdiği Mısır ve İsrail’le ilişkileri, GKRY ve Yunanistan’a, bu iki ülkeyle ayrı ayrı üçlü mekanizma kurma şansı verdi. GKRY-Yunanistan-Mısır ve GKRY-Yunanistan-İsrail üçlü mekanizmaları, en sonunda Şubat 2019’da yedi üyeli (GKRY, Yunanistan, Mısır, İsrail, İtalya, Filistin ve Ürdün) Doğu Akdeniz Gaz Forumu’na dönüştü! Dikkat ediniz, AKP’nin İsrail’e karşı savunduğu Filistin de oradadır, Akdeniz’e sınırı olmayan Ürdün’de!

Hepsini bir araya getiren ise kuşkusuz ABD’dir! Donald Trump’ın 21 Aralık 2019’da imzaladığı ve Türkiye’ye yaptırım içeren Savunma Bütçesi metinlerinde pek üzerinde durulmayan bir konu daha var: Washington yönetimi, İsrail, Yunanistan ve GKRY ile “ortak enerji merkezi” kuruyor!

Rusya’yla karşı karşıya gelmenin maliyeti

Hal böyleyken, AKP hükümeti şimdi Rusya’nın desteklediği Hafter’e karşı Serraj hükümetini desteklemek üzere Libya’ya asker gönderiyor.

AKP, Suriye’de İdlib sorununa rağmen süren Rusya’yla işbirliğini ve Astana sürecini riske atıyor. Ukrayna’da karşı karşıya bulunduğu Rusya’yla bir de Libya’da karşı karşıya olmak, ciddi risktir ve maliyeti Suriye düzleminde büyük olur.

Tersinden bile! Moskova AKP’ye Libya’da alan açmaya bir şekilde razı olursa, karşılığını Suriye’de alır!

Sonuç olarak AKP’nin “milli dış politika” diye zorla kabul ettirmeye çalıştığı ve karşı çıkanı milli olmamakla, hatta vatan haini olmakla suçladığı dış politikası, bir hatalar zinciridir!

O zincire son dönemde takılmaya çalışılan kimi doğru halkalar bile, AKP dış politikasını milli dış politika yapmamaktadır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları