İşçi Partisi’ni kim/ne yaktı?

15 Aralık 2019 Pazar

Birleşik Krallık’taki sol seçmen büyük bir öfke ve hayal kırıklığı içinde.

Başlıktaki soruyu tartışıyorlar. 

12 Aralık’ta yapılan genel seçim, 1935’ten beri İşçi Partisi’nin aldığı en ağır yenilgi ile sonuçlandı. Boris Johnson’ın liderliğindeki Muhafazakâr Parti gücünü artırdı, tek başına parlamentoda çoğunluk elde etti. 

En önemlisi, Brexit’in 31 Ocak 2020’ye kadar tamamlanması konusunda halkın tercihi netleşti.

Fakat tartışma bitmedi; aksine belli ki gelecek yıllarda büyük bir kaos yaşanacak.

İlk sonuçlara bakınca, 18 - 35 yaş arasındaki seçmenin, ağırlıklı olarak İşçi Partisi’ni; 45 ve sonrası yaşlardaki seçmenlerin ise Muhafazakâr Parti’yi tercih ettiği ortada. 

Ne oldu da sağcılar oyunu artırırken, muhalefetteki solcular bu kadar büyük bir yenilgi aldı?

Kimileri diyor ki, Jeremy Corbyn ve yönetimi İşçi Partisi’ni dağıttı... 

Oysa tartışmasız doğru olan şu: Brexit, Birleşik Krallık’ı köklerinden sarstı. 


Göçmenler, Brexit, ekonomik başarısızlık ve ırkçılık 



Ekonomik başarısızlığın ve ağır vergi yükünün faturasını emekçilerin ödediği,

Gelir dağılımındaki uçurumun zirveye çıktığı,

Ulusal sağlık sistemindeki çöküşün önlenemediği bir ülkeden söz ediyoruz. 

Muhafazakârlar, ekonomik başarızlığın sorumluluğunu almak yerine, suçlu olarak belli bir toplumsal kesimi işaret etti: Göçmenler.

Seçim stratejisi, sağlık sisteminin göçmenler yüzünden işlemez hale geldiği ve işsizliğin arttığı vurgusu üzerine kuruldu. Böylece AB’den ayrılmayı ırkçı nedenlerle isteyenler ile ekonomik nedenlerle isteyenler aynı potada buluşturuldu. 

Seçimde işçi sınıfının, özellikle ülkenin kuzey ve orta kesimlerinde, Muhafazakâr Parti’ye oy vermesinin altında yatan neden bu. 



Brexit, işçi sınıfını ikiye böldü



Hani her seçimden sonra Türkiye’de de işçi sınıfının neden sağ partilere oy verdiğini konuşup dururuz ya, şu anda Birleşik Krallık’ta benzer bir durum yaşanıyor. 

1 Aralık’ta bu köşede, Corbyn’in partinin farklı etnik yapıları barındıran çok katmanlı tabanı nedeniyle net bir duruş ortaya koymadığını yazmıştım. Corbyn yönetimi, ırkçılık ile ilişkilendirilmekten çekindiği için, Brexit konusunda AB ile anlaşma konusunda da tarafsız bir yaklaşımı benimsedi. 

Bu politika, işsizlikten yıldığı için Brexit taraftarı olan işçi kesiminin endişelerini karşılamadı.

İktidara gelmek için sadece kentli işçi sınıflarını ve gençleri mobilize etmek yetmedi; İşçi Partisi, Muhafazakâr Parti’ye oy veren kırsal kesimdeki seçmenleri kazanmakta başarılı olamadı. 

Muhafazakârların çoğunluğu elde etmesini önlemek için muhaliflerin bulduğu “taktiksel oy stratejisi” de işe yaramadı.

Sonuçta emekçilerin haklarını korumayacağı kesin olan, sağcı ve ırkçı bir yönetim işbaşına gelecek. Brexit sürecinde yaşananların en sonunda Muhafazakârları darmadağın etme olasılığı yüksek ama bu arada ezilen, yine emekçiler ve göçmenler olacak...



Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluk’ sallantıda 



Trump, şimdiden ağzı sulanmış bir halde planları duyurdu. Brexit sonrasında Britanya ile ABD arasında yapılacak devasa bir serbest ticaret anlaşması için tweet attı.

AB’den çıkmayı istemeyen İskoçyalılar için ufukta bir yol ayrımı gözüküyor. İskoçya Özerk Yönetimi Başbakanı Nicola Sturgeon, seçimin ertesi günü, sonucun kendi geleceklerini belirleme hakkına dair net bir destek olduğunu açıkladı.

İrlanda’da ise, Brexit gerçekleştiğinde, Birleşik Krallık’ın parçası Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasına yeniden fiziki sınır konulması ihtimali, büyük bir sorun.

İskoçya ve Kuzey İrlanda’daki bu çetrefilli durum nedeniyle, belki de Boris Johnson, “İngiltere ve Galler’in ilk Başbakanı” olacak yorumları yapılıyor.

Ülkenin adı United Kingdom (Birleşik Krallık)... “United” (birleşik) kalacak mı diye soranlar var; onlara “UK kısaltması aynı kalır; ‘united’ olur ‘untied’ (çözülmüş)” diye yanıt veriliyor.

Belki de yakın gelecekte Great Britain (Büyük Britanya) Little Britain’e (Ufak Britanya) dönüşecek. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları