Mustafa Kemal Ulusu

Tff özerk mi?

14 Aralık 2019 Cumartesi

TFF ile ilgili yıllardır yazıyorum bu köşede, yazı dizisi gibi oldu artık! Devletimin en üst kademesinden TFF Başkanı’na kadar, bu tavsiyelerimi lütfen dikkate alın dedim, ama her zamanki gibi kendim çalıp kendim söyleme durumuna düştüm. Ve ne yazık ki  her geçen gün bu yanlışlar büyüye büyüye bugünlere geldik. 

Nedeni mi? Türk futbolu özerk değil, hem de hiç değil. TFF’de ilk özerlik adımını atana ve TFF kanunu kararını alan 1984’teki Ulusu Federasyonu’dur. Hatta bunun için dönemin başbakanı rahmetli Turgut Özal’ın başkanlığında Başkanlık binasında, sonra da Kredi Yurtlar Kurumu’nda, benim başkanlığımda tüm süper lig kulüp başkanları ve de tüm futbol camiasının üst düzey yöneticileriyle futbol şûrasını gerçekleştirip  özerk TFF’yi konuşmuş, tartışmış ve sonunda da uygulama kararını almıştık. O dönemlerde kararlarımız önce Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’nce, sonra da Milli Eğitim ve Gençlik Spor Bakanı tarafından onayı istendiği için, bu tarihi kararımız, galibiyete 3 puan gibi çok tarihi bir  kararımız ile birlikte, ne yazık ki  veto edilmiş sonrasında da hemen istifa etmiştim. Benden sonra,hem bu özerklik kanunu hem de 3 puan kararı, zamanında veto diyenlerin , TFF’de görev almaları ile tekrar gündeme geldi ve hemen yasalaştı! Ve de bu günlere kadar adeta topal ördek misali geldi. 1992’de çıkan bu kanunun, 27 yıl sonra artık kesinlikle revize edilme zamanı gelmiş, hatta geçmektedir. Yıllarca bu kanunun dibini deldik,  ama son 2006’daki TFF seçiminden sonra, başkanlık seçimi adeta atamaya döndü. Kulüpler Birliği’nin siyasi gücünün önerdiği ismi aday göstermesiyle de başkanlar seçilmeye başlandı ve menfi sonuçlarını da gördük! Bu gidişle de çok göreceğiz. Kulüpler Birliği’nin bu dönemde TFF’nin adeta üzerinde bir havaya bürünmesiyle, TFF Başkanlık makamı maalesef yıprandı ve gücünü de tamamen kaybetti. 

Şimdi artık kulüpler ne derse o oluyor. En son kulüplerin harcamalarını yüzde 30’dan 40’a çıkarmak kimin düşünce ve isteğidir? Tam maç oynanırken kural değiştirmekten ne farkı vardır? TFF’nin bünyesinde bu tarihi kararı alacak futbol akademisyenleri de hiç olmadığına göre, bu garip kararı kim almıştır?  Daha önce puanları silinen kulüplere şimdi ne cevap verilecektir? Onlara yazık ve günah değil midir? Ve de bu koca bir ayıp değil midir? Göreve gelir gelmez esip gürleyen ve de “Geçmiş hatalardan acilen kurtulmalıyız, yoksa çok canlar yakacak kararlar alır, gerekirse transfer yasağı, puan silme, küme düşürme kararlarını da uygularız” diyen sayın TFF Başkanımız, ligin daha ilk devresi bitmeden bence eyyamın âlâsı yaptı. Tam olarak da kulüplerin emrinde olduğunu göstererek otoritesini ilk altı ayda bitirdi. Ben yazılarımda zaten bunun böyle olacağını, sayın başkanın  ilk seçildiğinde söylemiş ve hatta atamalı TFF seçimine artık dayanamayarak, ilk defa sandığa gitmemiştim.  Bu görüş ve davranışımın nedeni mi? Sayın başkanımız  TFF’de ve kendi mensubu olduğu kulübünün yönetimlerinde yani o bozuk düzenin, ayrıca da kulübünü mali krize götüren ekibin içinde değil miydi? Ve bunlar daha önceki TFF Başkanlık seçimlerinde de aynı tercihlerle de olmamış mıydı? Şimdi o yanlışa mecburen ortak oluyor ve galiba eski arkadaşları olarak da onlara güzel bir kıyak yaparak, bir sonraki seçimler içinde herhalde yerini garantilemek istiyor. Ne diyelim, Allah tüm kulüplerinizin sonunu hayır etsin!

Not; Değerli Cumhuriyet okurlarım, 14 Aralık Cumartesi saat 15.00’te (bugün) Eskişehir, Kitap Fuarında, siz Atatürk sevdalılarına “Atatürk’ün yanı başında” kitabımı Salon 2 No. 403’te imzalayacağım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tarihi sınavdayız 3 Nisan 2020
Sınıfta kaldık 27 Mart 2020

Günün Köşe Yazıları