Dikkat et CHP!

29 Kasım 2019 Cuma

Aslında şaşırtmamış olması en şaşırtıcı yanıydı, ya da belki bize öyle geliyordu. Çünkü artık rahmetli Güngör Uras’ın deyişiyle, “Burası Türkiye abicim, burada her şey olur” aşamasına geldik.

Çankaya’ya çıkan CHP li “asparagas”ından söz ediyorum.

Geçen hafta Rahmi Turan, Talat Atilla adlı gazetecinin kulağına fısıldadığı, bir CHP’linin gizlice Saray’a çıkıp, Cumhurbaşkanı ile konuştuğunu,Tayyip Bey’in kendisine “CHP Genel Başkanı sen ol! Ben de bunun için sana yardım ederim” dediği balonunu, “eğer doğruysa bu adam, bu haberi neden kendi vermiyor da bana fısıldıyor?” diye düşünmeden, sorup soruşturmadan köşesinde yazınca, kıyamet koptu. Yandaş medyanın da olaya mal bulmuş Mağribi misali atlamasıyla birlikte,Talat Atilla’nın haberinin kaynağının bir CHP’li olduğunu ve olayı Kılıçdaroğlu’na doğrulattığını ileri sürmesi üzerine, bir kez daha bütün gözler CHP’ye döndü.

Normal bir ülkede olmadığımız için, muhalefete muhalif olma işlevini bir süredir titizlikle yerine getiren yandaş medyanın bu tavrı da kimseyi şaşırtmadı.

CHP’yi karıştırma operasyonu hemen başlatıldı ve köpürtüldü.

Dün Barış Terkoğlu, Cumhuriyet’teki köşesinde yazana kadar, Talat Atilla’nın, bundan dört yıl önce, yine CHP’yi karıştırmaya yönelik Aylin Nazlıaka olayının da fiştekleyicisi olduğunu kimse anımsamadı bile...

* * *

Top hemen CHP’nin alanına geçer geçmez, Genel Başkan Kılıçdaroğlu, CHP’yi karıştırmaya yönelik bir kumpas ile karşı karşıya olunduğunu, buna şaşırmadığını söyledi. İsmail Küçükkaya’nın, “Bu CHP’li kim olabilir” sorusu karşısında isim vermek istemediğini söyleyen Kılıçdaroğlu’nun, kumpasa şaşırmadığını belirtmeyi amaçlayan bu sözlerinin, hemen “bir CHP’linin Saray’a çıkarak gizlice Tayyip Bey ile görüşmüş olmasına şaşırmadım şeklinde algılanmasının yanlış olduğu” yolundaki uyarısı da görmezden gelinerek kumpas geliştirildi.

Ardından, Muharrem İnce’nin durumdan vazife çıkararak bunun kendisine karşı bir kumpas olduğunu ve parti içindeki çete tarafından çıkarıldığını söylemesi üzerine, “Bu CHP’liler, birbirlerini yemekten başka bir işe yaramazlar” algısını toplumda yaygınlaştırmaya yönelik kumpas daha da geliştirildi.

Bu yanlış algının oluşmasını önlemenin yolu, Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile İnce’nin hiçbir CHP’linin böyle bir girişimde bulunmasının mümkün olmadığını, bu söylentinin partiyi karalamaya yönelik bir kumpas olduğunu birlikte açıklamaları olabilirdi.

Bu yol tutularak kumpas geçiştirilemediği gibi, Muharrem İnce’nin “parti içindeki çete”den söz etmesi, kumpasçıların ekmeğine yağ sürdü.

Kısacası, iddialar karşısında bunun partilerini karıştırmaya yönelik bir kumpas olduğunu anlatarak savuşturması gereken CHP, bir kez daha olayı iyi yönetemedi.

Oysa, hızlı bir düşüşe geçmiş, kendilerini, politikalarını savunacak herhangi bir savları kalmamış olan AKP’nin ve liderinin, artık tek çare olarak CHP’yi gösterip “bizi beğenmiyorsunuz ama birbirlerini yemekten başka bir yetileri olmayan onlar bizden daha beter” algısını yaratmaktan başka umarları kalmadığını bir süredir, onu oynamakta olduklarını görmek ve buna karşı tutum belirlemek gerekiyordu.

CHP’liler her söz ve davranışlarında nasıl bir medya karşısında olduklarını bilmek zorundadırlar.

Uydurmanın, yalanın çarpıtmanın her türlüsünü mubah gören bu medyanın halini en iyi şu fıkra anlatıyor:
Papa, ABD’yi ziyarete gitmiş. İlk durağı New York Havaalanı’nda bir gazeteci, yanına yaklaşarak sormuş:

- New York genelevleri konusunda ne düşünüyorsunuz?

Şaşıran Papa hayretle sormuş:

- New York’ta genelev var mı?

Malum gazetecininin gazetesi ertesi gün şu manşetle çıkmış:

- Papa’nın New York’a adım atar atmaz ilk sorusu, “Burada genel ev var mı?” oldu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları