Seviyorsan git öldür

22 Kasım 2019 Cuma

Hâlâ...

Kız çocuklarını, bu dünyaya gözlerini açtıkları andan itibaren, bedenlerinden utanmalarını öğreterek korkuttuğunuz için...

Erkek çocuklarını, bu dünyaya gözlerini açtıkları andan itibaren, bedenlerinden övünmeyi öğreterek pohpohladığınız için...

Kızları, kendi varlıklarının başlı başına kışkırtıcı bir cinsellikle donatıldığına; erkekleri, kışkırtıldıkları zaman her şeyi yapabileceklerine inandırarak yaraladığınız için...

Erkekleri baştan çıkan, kadınları da baştan çıkaran varlıklar olarak kodladığınız için...

Erkek isterse... Erkek sinirlenirse... Erkek kıskanırsa... Erkeğin gururuyla oynanırsa... Erkeğin erkekliğine zeval gelirse...” diye bir şey bildiğiniz için...

Kadın bir yere kadar”... “Erkek sonuna kadar” diye düşündüğünüz için...

Erkekleri güçlü, kadınları güçsüz bellediğiniz için...

Dün bir erkek bir kadını daha öldürdü.

Şu an bir erkek bir kadını daha öldürüyor.

Yarın bir erkek bir kadını daha öldürecek.

Ve herkes bu cinayetleri aşktan bilecek.

Sanmayın ki bu aşk cinayetleri son zamanlarda arttı.

Kadının günahkârlığı yüzünden cezalandırılması yeryüzündeki en eski hikâye.

Bu hikâyenin üzerine inşa edilen bir medeniyette, en geri kalmış ülkede de, en gelişmiş ülkede de kadın her daim tehlikede.

Şiddetin adını koymakta zorlanan, şiddetin dozları arasında fark olduğunu sanan, ses yükseltmenin bile aslen ne kadar tehditkâr ve tehlikeli bir davranış biçimi olduğu hakkında zerre kadar fikri olmayan kalabalıkların aymazlığında...

Genç yaşlı bir sürü kadın yatıyor aşk mezarlığında.

Kadın ve erkek hakkında bildiğiniz, zannettiğiniz, inandığınız her şeyi unutun artık.

Cinsel kimliklere yüklediğiniz rolleri ve değerleri sil baştan yeniden yaratın.

Şiddet nedir, aşk nedir ayrımına varın.

Yoksa...

Erkekler kadınları öldürmeye devam edecekler.

Kadınlar kendilerini öldürme ihtimali olabilecek erkekleri sevmeyi sürdürecekler.

Polisler karıkoca ya da iki sevgili arasındaki sıradan bir şiddet işaretinden endişelenmeyi hiç öğrenemeyecekler.

Toplum, bir kadına sokak ortasında bağırıp çağıran bir erkeğin bile ne kadar tehlikeli bir dürtüyle donatılmış olabileceğini hiç hissedemeyecek.

Sonra bir kadın...

Bir erkekle ilişkisinde şiddeti yine aşk sanacak.

Şiddeti yine tutku sanacak.

Şiddetin değer vermekten kaynaklandığını düşünecek.

Şiddeti vazgeçilmezliğin göstergesi sanacak.

Erkeğin sevme biçimlerinden biri, diye belleyecek şiddeti.

Öldürülene kadar affedecek, tahammül edecek, hoş görecek...

Sonra bir gün... Ölecek.

Siz gazetelerdeki haberleri okuyacaksınız, fotoğraflara bakacaksınız, hikâyeyle ilgileneceksiniz.

Erkeğe lanet yağdırıp kadına acıyacaksınız.

Tüm haberlerin, tüm fotoğrafların, tüm hikâyelerin birbirinin aynısı olduğu gerçeğini yine atlayacaksınız.

Bugüne kadar gördüğünüz ve bundan sonra da göreceğiniz tüm kadın cinayetlerinde tek bir hikâye vardır.

Adam seviyordur, öldürür. Kadın seviliyordur öldürülür. Erkek buna aşk der. Kadın buna aşk der. Toplum buna aşk der. Polis buna aşk der. Medya buna aşk der.

Henüz bir erkek tarafından öldürülmemiş kadınlar...

Ve henüz bir kadını öldürmemiş erkekler aşkı, sonu mutlu olan hikâyelerden çok, sonu cinayet olan hikâyelerden öğrenirler.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları