Olaylar Ve Görüşler

Şehir hastaneleri kamulaştırılmalı

18 Kasım 2019 Pazartesi

YAZAR: Zekiye Bacaksız -Genel Sağlık-İş Genel Başkanı

TBMM Plan ve Bütçe Komisyo-nu’nda kabul edilen Sağlık Bakanlığı’nın 2020 yılı bütçesi, ülkemizde sağlığa verilmeyen değeri gözler önüne sererken, halk sağlığı düzeyimizi önemli ölçüde olumsuz olarak etkileyeceği de görülmektedir.

Bütçede sağlığa ayrılan pay yüzde 5.2’dir. Bu oran OECD ülkeleri içinde ortalama yüzde 9’lar düzeyindedir. Sağlığa ayrılan bütçedeki artış oranı, döviz ve enflasyon artışları ile birlikte düşünüldüğünde niteliksel bir artış olmadığı da açıktır.

BÜYÜK EŞİTSİZLİK

Dünya Sağlık Örgütü’nün “Sağlık 2020” raporunda sağlık temel bir sosyal kaynak ve servet olarak tanımlanırken, bunun için en başta sağlıkta eşitsizliklerle sistematik bir biçimde mücadele edilmesi ve devletlerin sağlık bütçelerinde sağlığın iyileştirilmesi ve hastalıkların önlenmesine yönelik ayrılacak payın artırılmasına işaret edilmektedir. Bu nedenle eşitsizliklerle mücadeleyi esas almayan bütçelerin ve sağlık harcamalarının halkın gerçek sağlık gereksinimlerini karşılaması mümkün değildir. Sağlık sorunları ve gereksinimleri bu eşitsizliğin üzerinde yükselmektedir ve bunu gözetmeyen hiçbir harcama modelinin başarı üretme şansı yoktur.

Sağlık Bakanlığı, sağlıkta dönüşüm modelinin uzantısı olarak sağlık hizmetlerinin yürütülmesine dair bir dizi uygulama gündeme getirmiş, kendi yapısını bu uygulamalara yönelik olarak düzenlemeye çalışmış ve nitekim yanlış oldukları açığa çıkınca sil baştan israfı ile halkın sağlığını hiçe saymıştır.

GERÇEKÇİ MODEL

Şehir hastanelerine yönelik olarak bilimsel tüm çalışmalar, dünyadaki gelişmeler ve Genel Sağlık-İş’in yaptığı tüm uyarılar göz ardı edilmiş ve yasaları bile hiçe sayan bir vurdumduymazlıkla hareket edilmiştir.

Gelinen noktada, ülke insanımızın 25 yıllık geleceğini ipotek altına alan ve ne işe yarayacağı giderek karmaşıklaşan şehir hastanelerindeki kamu özel işbirliği modeli Sağlık Bakanı’nın bizzat kendi açıklaması ile terk edilmiştir. Bundan sonra yapılacak hastanelerin yapımının genel bütçeden karşılanması öngörülmüştür. “Şehir hastaneleri kamu özel işbirliğiyle yapılmak zorunda değil” diye açıklama yapan Sağlık Bakanı, “Bugünkü tercihimiz bu hastanelerin yapımını genel bütçeden yapabilir olduğumuz. Artık edindiğimiz tecrübeyle bunu daha rahat yapabiliriz diye düşünüyoruz” ifadelerini kullanmıştır. “Sizin bütçenizde bunu yapabilirliğiniz mümkünse niye bir finans modelini devreye sokmak isteyesiniz. Sonuçta bu finans modelinin bir yükü yok mu?” diye konuşan Sağlık Bakanı, “Şehir hastanelerini devlet yapsaydı bütçeden daha az para çıkacaktı” itirafında da bulunmuştur. Adeta muhalefet partisi mensubu gibi konuşan Sağlık Bakanı, şehir hastanelerinde yaşanan sorunları da kabul etmiştir. Ancak Sağlık Bakanı’nın tüm uyarılarımıza rağmen “edindiği tecrübe”, ülkemizin geleceğine mal olmuştur. Şirketler ve onları finanse eden yabancı kreditörlerin söz sahibi olduğu şehir hastaneleri modeli ile ulusumuzun geleceği ipotek altına alınmıştır.

AKILLARA DURGUNLUK VERİCİ

Kendi sağlık sisteminin çökmesine neden olan ve uygulamasından vazgeçtiği şehir hastaneleri modeli için İngiltere’nin Türkiye’ye öncü olması, kredi sağlaması ise akıllara durgunluk vermektedir.

“Ticari sır” diyerek sözleşmeleri TBMM’den bile gizlenen şehir hastaneleri için sadece kamu özel işbirliği modelinden vazgeçmek çözüm değildir. Hizmete açılan 10 şehir hastanesi ve projeleri devam eden şehir hastaneleri ivedilikle Sağlık Bakanlığı’na devredilmelidir. Sosyal devletin gereği olarak, halkın sağlık hizmetlerine ücretsiz ve kolay ulaşması sağlanmalıdır. Şehir hastaneleri için yapılan milyarlarca liralık israfın ve peşkeşin hesabı verilmelidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları