Adnan Dinçer

Sahadaki çılgınlar!

13 Kasım 2019 Çarşamba
Futbol, aslında her dönem eleştiri konusu olan bir spor dalı. Beyindeki yaratıcılığın, ayağa inen koordinasyon bütünlüğünün, topa hükmeden üst inceliği. Adına teknik diyoruz. Geçmiş dönemlerde bu anlamda çok önemli yıldızlarımız oldu. Kimi sert şutları, bazısı çalımları ve kafa vuruşları; özellikle de sahanın bütününe sahip üst akıl sahibi yaratıcıları, yıldızları izledik geçmişte. Pele, Maradona, Cruyff, Beckenbauer, Garincha, Didi; unutulmazların içinde yer aldı dünyada. Onlar hayalimizi süsleyen iki taş kale ile mahalle arasında aidiyetle yaşadığımız yıldızlarımız oldu. Bizim çocukluğumuz ve gençliğimizde Lefter, Şükrü Gülesin, Metin Oktay, Recep Adanır, Muzaffer Tokaç, Baba Hakkı, Turgay Şeren ve Cihat Arman gibi kalecilerin de yer aldığı sayısı çok yıldızlarımız oldu. Oyun taktiği “WM” sistemi ile sınırlandırılmıştı. Futbolcuların özel mevkileri önemliydi. Herkes verilen görevi yapardı. Örneğin bir bek santra çizgisini geçmezdi. Tıpkı sağ ve sol açıkta oynayan oyuncuların orta çizgiyi geçip geriye gelmedikleri gibi. Benim çocukluk ve gençlik dönemlerimde İkinci Dünya Savaşı sonrasında bir yıl sınıfı geçme kavgamızda bir topa sahip çıkma hediyesi yatardı! Küçük bir zaman diliminde aç, susuz hatta bazen kırmızı küçük topla maç yapardık. Bu mücadele bazen sokaklarda, kaldırımlarda ve hatta mezarlık bölgelerde taşlara da çalım atan kıvraklığımızla verdiğimiz mücadelelerde yaşanırdı. Eğer top bir bahçeye kaçar veya yasak koyanların alanına girerse oyun son bulur ve hatta o yeri sahibi bıçakla topumuzu keserdi! İmkânsızlık ve karşı duruş nedeniyle sahibi olmadığımız top kimdeyse, o, takımın değişmeyen elemanı olurdu.
Maç bilgilerini naklen yayın olursa heyecanla radyodan M.Ekrem Talu veya Sulhi Garan'ın anlatımından alırdık. Bu alanda tüm spor aleminin saygı duyduğu özellikle güreş ve boks dünyasının değişmezi saygın Eşref Şefik’ti. Futbol sevgim bana sınıf geçme motivasyonu verirken annem ve dayılarım sayesinde babama karşı sahiplenmem de üst düzeyde olurdu. Bir defterim vardı. O zamanın gazetelerinden kesilen resimler ve notlarla dolu arşivimdi. Ne yazık ki babamın onları yakmasından kurtulamadı!
Daha sonra ve özellikle 1966’da Dünya Kupası’nı almak adına futbolda çılgın bir sertlik ve baskı 4-3-3 taktiğiyle İngiltere tarafından kullanıldı. Ve şampiyon oldular. Finalde Almanya’yı şaibeli bir golle yenerek. En korkunç oyuncuları markajcı, kırık dişiyle de korkunç adam Stiles’ti! Bobby ve Jackie Charlton kardeşler daha sonra çok konuşuldu! Pele'nin ağlayarak sakatlandığı yıllardı. Artık futbol değişmiş, işin içine sertlik girince çılgınlık da girmişti. Dünya devi Macaristan iki karşılaşmada İngiltere’ye 6-3 ve 7-1 yenilerek sertlikten yana oynatılmayan taktikle mahvolup yıkılmıştı!
Sistem ve sayısal taktik kurgular sertlik nedeniyle rakibi oynatmamak üzerine yönlendirilen futbol geçişine neden oldu. Fizik kalite öne çıktı. Ülkemizde ilk kez bunu Galatasaray’da teknik direktörlük yapan Brian Birch'te gördük.Üç yıl üst üste şampiyonluk yaşattı bu jimnastik kökenli teknik adam! Şimdi futbola giren yüksek paralar endüstriyi doğurdu. Düdük çalanlar da profesyonel olunca sertlik içinde rakibini durdurmak isteyen rakiplere prangalar vurulma ölçüsü hakemlere bırakıldı! Futbol tarihinin hiçbir döneminde bu kadar faul ve özellikle penaltı çalınmamıştır. Tartışılsa da nedeni futbolun rakibi oynatmama gerçeği olan sertliktir! Daha sonra yine bu konuya dönmek üzere iyi haftalar!




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Beşiktaş’a benzemek! 14 Nisan 2024
Bilen yönetsin! 13 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları