Olaylar Ve Görüşler

Büyük işletmeler ‘uyumsal zekâ’ arıyor

09 Kasım 2019 Cumartesi

Yazar: Seb Murray, BBC

Çeviren: M. Birol Güger

Bir adayın, kariyer basamaklarında nasıl performans göstereceğini değerlendirmek istersen onu bir IQ (entelektüel zekâ) testine tabi tutabilirsin. Zira hafızayı, analitik düşünceyi ve matematiksel yeteneği ölçen bu testler yıllar boyu iş yaşamımızı şekillendirmenin en iyi yolu olarak kabul edildi.

Son zamanlarda ise bir tür “kişilerarası iletişim becerileri kümesi” olarak nitelendirilen duygusal zekâya (EQ) olan ilgi arttı. EQ, günümüzde yaşamın birçok alanında başarılı olmamıza yardımcı olan bir araç kiti olarak kabul ediliyor.

Neticede Hem IQ hem de EQ, kariyerimiz açısından önemli olarak kabul edilir. Ancak günümüzde, teknoloji çalışma koşullarımızı yeniden tanımlarken, sahip olmamız gereken beceriler de gelişmekte. Bu bağlamda da, oldukça hızlı ve değişken ortamlara adaptasyon kabiliyetini ölçen uyumsal zekâ (adaptability quotient - AQ) karşımızı çıkmaktadır.

Goldman Sachs’ın New York merkezli üst düzey yöneticilerinden Natalie Fratto’ya göre, “IQ, bir iş bulmanız için gereken asgari miktardır, ancak AQ zaman içinde nasıl başarılı olacağınızı ortaya koyar.”

Fratto’ya göre, AQ araç kitinde duruma uygun çözümler üretme, gereksiz bilgileri hafızadan silme, zorlukların üstesinden gelme ve değişmek için bilinçli çaba gösterme gibi faaliyetlerin yanı sıra esneklik, merak, cesaret, dayanıklılık ve problem çözme gibi beceriler de bulunuyor.

Harvard Business School’da liderlik ve yönetim profesörü olan Amy Edmondson ise “AQ’yu IQ’dan daha değerli kılacak olan şey, işyerlerindeki değişimin çığır açan hızıdır” diyor.

Tüm meslekler için gerekli

Edmondson, bankacılıktan sanata kadar her mesleğin uyumluluk ve esneklik gerektireceğini söylüyor. Örneğin bir muhasebeciyi ele alalım. IQ’nuz, yetkinlik kazanmak için girdiğiniz sınavlardaki performansınızı belirler; EQ’nuz ise iş görüşmesi performansınıza, dolayısıyla işe alınmanıza; müşterilerle ve iş arkadaşlarınızla başarılı ilişkiler geliştirmenize yardımcı olur. AQ ise sistemler değiştiğinde bu yeniliğe adapte olmak ve yeni rolünüze uyum sağlamak için gereklidir.

Güçlü bir IQ’ya sahip olmak, ancak AQ yönünden zayıf olmak, mevcut becerilerinizi kullanarak yeni çalışma yöntemleri benimsemeyi ve yeni yöntemler üretmeyi zorlaştırıyor.

Uyum kabiliyeti yüksek adaylar aranıyor

AQ, artık işe alımlarda giderek daha fazla talep ediliyor. Dünya çapında 5 bin 670 yöneticinin davranış ve becerilerinin derecelendirildiği bir IBM çalışmasına göre, bugün işgücü açısından en kritik mesele, “esneklik, çeviklik ve değişime adapte olma isteği” olarak tanımlanıyor. Deloitte İngiltere’nin insan sermayesi danışmanlık lideri Will Gosling’e göre, IQ testleri uyumluluğu ölçebilmenin en kesin yöntemi, ancak şirketler artık AQ’nun farkına vardı ve uyum kabiliyeti yüksek adayları tespit edebilmek için işe alım süreçlerini değiştiriyorlar.

Deloitte da bu çerçevede, adayların işyerindeki potansiyel zorluklara ne kadar adapte olabildiklerinin değerlendirildiği çevrimiçi simülasyonlar kullanmaya başladı. Şirket ayrıca, farklı işlevlerde, endüstrilerde veya coğrafyalarda performans gösterebilecek adayları da işe almak istiyor. Gosling’e göre, “Bu özellikleri onların çevik ve hızlı öğrendiklerini kanıtlıyor.”

Adaptasyon geliştirme yöntemleri

İnsanların adaptasyon kabiliyetlerini geliştirmelerine yardımcı olan bir eğitim şirketi olan BKindred’in kurucusu Penny Locaso’ya göre, bazı insanların daha meraklı ya da cesur kişilikleri vardır, bu da doğal olarak neden diğerlerine göre daha iyi olduklarını açıklayabilir. Ancak, bir kişi konfor alanının sınırlarını zorlamazsa adaptasyon kabiliyeti zaman içinde azalabilir.

Locaso’ya göre adaptasyon kabiliyetini güçlendirmenin üç yolu var:

- Dikkat dağınıklığını (bilinçli olarak) sınırlandırın ve odaklanmayı geliştirin.

- Cesaret geliştirmek ve korkuyu normalleştirmek için rahatsız edici sorular sorun.

- Sizleri büyüleyen şeyler hakkında daha meraklı olun ve merak ettiklerinizi Google’a sormak yerine daha fazla fiziksel diyalog kurun.

MIT Sloan İşletme Okulu’ndan öğretim görevlisi Otto Scharmer’in yakın zamandaki bir TED konuşmasında belirttiği gibi, yeni olasılıklara açık olmak, herhangi bir durumu herhangi birinin gözünden görmeye çalışmak ve egonuzu törpülemek, bilinmeyen karşısında rahat hissetmenizi sağlar.

Bütün bilinmezlikler karşısında elimizde olan en net bilgi, işyerlerinin gelecekte büyük bir değişim geçireceğidir. Bu durum da hepimizin, değişimin hızı konusunda rahat hissetmemizi sağlar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları