Adnan Binyazar

O güzel günler...

01 Kasım 2019 Cuma

Cumhuriyet’in “Olaylar ve Görüşler” sayfasına ayrı önem verdiği makaleler bölümünün uzun yıllar yazı işleri müdürlüğünü yapan Sami Karaören’i anlattıklarıyla tanıtan Güzel Günlerimiz Oldu* kitabının hazırlayıcıları P. Şükran Sabanuç, Mukadder Özgeç, Ömer Özgeç’le birlikte ziyaret ettik. Salonda, ona sürekli kitap da okuyan güleç yüzlü bakıcısı Muhabbet Hanım karşıladı bizi. 

Yıllardır bir araya gelememiştik Sami Karaören’le. Karşımda konuşamayan, konuşulanları anladığını belirtmek için ellerini çırpan bir Sami Karaören vardı. Ziyaret boyunca yanı başından ayrılamadım. Gözüm, yüzünde hiç eksilmeyen gülüşlerini aradı. Sessiz bakışlarında ona özgü şakrak sesinin yankılandığını duyuyordum.     

Konuşamıyordu ama beynine kazınan güzel günleri, gazetecilik deneyimleri; ülkemizin yaratıcı şairleri, yazarları, bilim insanlarıyla ilgili gözlemleri salonun sessizliğine canlılık katıyordu. Geçmiş gün özlemleriyle bütünleşiyorduk onunla... 

Yaşananlar...

Hayat, yaşanan her anın öğütüldüğü bir kişilik değirmenidir. Karaören, küçük bir kasabadaki anaokulu deneyimlerinden başlayıp, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirmesine karşın, ancak sigortacılık yaparak geçimini sağlamaya, gazetecilik başarılarına değin, yaşadıklarını yalın bir dille anlatıyor Güzel Günler Oldu adlı anılarında. 

İnsan bin yıl yaşasa, şu sahneler gözünün önünden gider mi? 

- Yıl 1945. 2. Dünya Savaşı sona ermiş. Çok partili uygulamaya geçildi geçilecek... 4 Aralık günü tramvaya bindim,  edebiyat fakültesine gidiyorum. Bir baktım, Babıâli Yokuşu Remzi Kitabevi’ne kadar hıncahınç dolu. “Kahrolsun komünizm! Alçak komünistler!” diye bağırıyorlar. (...) Tramvay durdu, indik. Tan gazetesinin bobinleri kocaman yuvarlanıyor yerde, sonra hoop denize... Tünel başına yöneldiler sonra. Görüşler dergisiyle Yeni Dünya gazetesini de tahrip ettiler. 

İşin acı yanı; saldırı, CHP yapmış gibi yansıtılıyor basına! 

- Onun ardından Beyoğlu’nun talana uğradığı 6/7 Eylül geliyor.  

- 2 Temmuz 1993’te “Sivas olayı” yaşanıyor. Öğretmeni Cahit Külebi’yle Sami Karaören de Sivas’a çağrılılar arasında. Asım Bezirci, Metin Altıok, Behçet Aysan, Uğur Kaynar, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Asaf Koçak, semah dönen gencecik kızların yanıp kül olduğuna tanık oluyorlar... 

Utançla battı o gün güneş

Ve utançla doğuyor her sabah

Üstümüze kapkara  

(İsmail Uyaroğlu, “Utanç Ağıtı”)

Bizde yazıya çiziye parmağı değen herkesin yaşamı acılar tarihidir!

Sevecenlik anıtı 

Bir hayatı olmak bütün canlılara, o kutlu süreci düzenleyip yaşanır kılmak yalnızca insana vergidir. Sami Karaören, sevecenliğiyle, sevdalı bir eş, şefkat ummanı bir baba, işinde hep aranan bir kişi olmuştur. Adnan Benk önüne düşmeseydi DünyaYaşar Kemal’in Cağaloğlu boşluklarını dolduran gür sesi duyulmasaydı, 32 yıl çalışacağı Cumhuriyet gazetelerinde görev üstlenemeyecekti belki...  

Bir anı 

Yazı yaşamımda bana hep “Ağabey” oldu Karaören. 

Hacettepe Üniversitesi Temel Bilimler Fakültesi’nde öğretim görevlisi olduğum yıllar. O sıralar Varlık dergisinde yazılarım yayımlanıyor. Kimse benden istemeden arada Cumhuriyet’in “Olaylar ve Görüşler” sayfasına yazılar gönderiyorum. 

Emin Özdemir’le hazırladığımız bir yazıyı iletmek üzere Cumhuriyet gazetesinin Ankara’daki bürosuna gitmiştik. Bizi Özgen Acar karşıladı. Acar, bir ara teleksin başına gitti, elindeki küçük kâğıt parçasını bana uzattı. 

Acar’ın verdiği kâğıtta, benden geniş oylumlu yazılar istiyordu Sami Ağabey...


* Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ağaç yaşken eğilir 22 Mart 2024
Ana yüreği 15 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları