Zefirion... Halikarnassos... Petrium... Bodrum... (Bedroom!) (8)

10 Eylül 2019 Salı

Bu dizi, “Arkeolojik yerleşmeleri görmek için Ege boyunca otostop yaparak, son durağım Bodrum’a da, ilk kez Temmuz 1963’te gitmiştim” sözleri ile başlıyordu.
Yolum üzerindeki Kuşadası’na da uğrayıp Kaymakam Özer Türk’ü (37) de ziyaret ettim.
Türk, uzun uğraşılardan sonra ilk kez turist gemilerinin Kuşadası’na uğramalarını sağlamıştı. Bu gemiler, karşıdaki Yunan adalarına gidiyor, Kuşadası’na gelmiyorlardı! Türk, gemi şirketlerini Kuşadası’nın, Efes’in ve Meryem Ana Evi’nin önemi konusunda ikna etmiş, yerel turizm şirketlerini de yolcuları limandan alıp bu yerlerde gezdirmeleri konusunda örgütlemişti.
Tesadüf, ilk gemi o gün limana gelecekti. Beni de iskeleye götürdü. Gemi limana girdi. Gemiden indirilen bir sürat teknesi iskeleye yanaştı. Teknedeki görevli, bizleri selamladıktan sonra elindeki telsizle, geminin kaptanını yönlendirmeye başladı.
Kuşadası Liman Müdürü, görevlinin elindeki telsizi alıp “Seni telsiz kanununa muhalefetten tutukluyorum!” demez mi? 1.96 boyundaki Türk, liman müdürünün elinden telsizi alıp görevliye vermekle kalmadı, bir omuz darbesi ile müdürü denize attı!
Sonrasında çeşitli turist gemileri Kuşadası’nda art arda demirlemeye başladılar ve ilçedeki kuyumcu sayısı Kapalıçarşı’yı geçti...

***

Kuşadası’nda yeterli turistik konaklama yeri olmadığını bilen Türk, “KUŞ-TUR Tatil Sitesi”ni kurdu, Fransızların “Club-Med” adlı tatil köyünü açmalarına olanak sağladı, yerel halka “turizm bilincini” aşıladı.
Kuşadalılar da bir vefa borcu olarak futbol sahasına “Özer Türk Futbol Stadyumu” adını verdiler... Bir caddenin adı da “Özer Türk Caddesi” oldu...
Bir Alman gazeteciyi Kuşadası’ndan Didim’e kadar gezdirdi, sonrasında, Alman dergisinde yedi sayfalık Türkiye yazısının, 5 sayfası Kuşadası’na ayrılmıştı ve ilçe için olağanüstü bir reklam sağlamıştı.
Burhaniye Kaymakamı olunca orada, AR-TUR’u kurdu.

***

Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye profesörü Bedri Gürsoy, öğrencisi olan Özer Türk’ün ölümünden sonra “Bir kahramanın ardından!” yazısında şöyle demişti:
Türk, Muş, Varto’ya atanmıştı. Ben de o sıralarda oralara yakın bir yerdeydim. Bir köylümüz benden Kaymakamlıktaki işi için yardım istedi. Köylü kardeşime dedim ki: ‘Filan yere git, kaymakamı bul, benden selam söyle, senin işini hemen yapar.’ Köylü gitti geri geldi. ‘Beni gönderdiğin yerde Kaymakam Bey diye biri yok; orada okul yapılıyormuş!’ Ben kendisine dedim ki: Kaymakam Bey oradadır. Sen oraya tekrar git, inşaata yaklaş; Kaymakam Bey diye bağır, o seni duyar, yanına gelir. Köylü dönünce ‘Okulun yapıldığı yere tekrar gittim, Gaymakam Bey, diye bağırdım, üstü çıplak, çamurlara bulaşmış iri kıyım biri geldi. Buyur bey, bir emrin mi var dedi. Yok, yok ben Gaymakam Bey’i arıyom dedim. Kaymakam benim, gel yanıma sen, emrini söyle.’ Cumhuriyet kaymakamı, okul yapımında harç yapıyor, kerpiç döküyor, köylüye yardım ediyordu. Bunları yazdım ki, gelecek kuşaklar hem özverinin nasıl bir şey olduğunu görsünler ve hem Özer Türk’ün onurlu yaşamından ibret alsınlar...”

***

1970’lerin 2. yarısında araçla Bodrum ya da Datça’ya gitmek bir felaketti. İster İzmir’den, ister Muğla’dan doğru Milas-Mumcular üzerinden tepeler aşarak Bodrum’a gitmek saatler alırdı.
Muğla Valisi Türk, ne yaptı etti; doğru dürüst yolları olmayan Datça’ya da, Bodrum’a da deniz kıyısından harika karayolları yapımına ön ayak oldu. Araçlarıyla gidenler hem deniz hem doğa manzarası seyrederek hem de daha kısa sürede bu ilçelere ulaşmaya başlayınca iki ilçede de turizm patladı!

***

Bodrum ve Datça’nın karşısındaki Yunan adalarındaki havaalanlarına kısaca göz atalım... Rodos’ta ilk havaalanı 1938’de açıldı, Bodrum’un karşısındaki, İstanköy (Kos) Adası’ndaki havaalanı ise 1964’te yapıldı.
Ne yazık ki Bodrum ve Datça’ya yakın havaalanı yoktu! Türk, bu soruna da el attı! Dönemin konuyla ilgili bakanlarını ziyaret ederek yöredeki “havaalanlarının stratejik ve turistik önemini” ayrıntıları ve belgeleri ile anlattı... Sonuç: Sıfıra sıfır elde var sıfırdı...

***

Türk, sonrasında kalktı dönemin Genelkurmay Başkanı’na gitti. Görüşmede Hava Kuvvetleri Komutanı ve ben de vardım... 1974 Kıbrıs olaylarının ardından yapılan bu görüşmede Türk, komutanlara bilgi verirken bir yandan da soruyordu:
“Yunanlar, Kıbrıs’a yeni bir harekât yapacak olsalar, jetlerimiz Ankara- Eskişehir’den mi müdahale edecek? Eğer Muğla’da bir havaalanımız olsa, askeri açıdan daha iyi olmaz mı?
Kıbrıs olayında Kocatepe muhribini Ankara Mürted’den havalanan jetlerimiz batırmadı mı? Mürted nire, Kıbrıs nire? Muğla nire, Rodos ve İstanköy adaları nire?” Önce Dalaman, sonra da Bodrum havaalanlarının yapımına başlandı...
Türk, bir yandan da Bodrum ve Datça’da AK-TUR tatil sitelerini kurarak iki ilçeyi dünyaya tanıttı.

***

Her nedense, Özer Türk, Ankara “merkez valiliği” görevi ile kızağa çekildi! Bu atamayı hazmedememiş olmalı ki, 1986’da 58 yaşında İzmir’de öldü!
Not: Sürecek…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları