30 Ağustos 1922: ‘Şimdi diplomasi safhasına geçebiliriz!’

29 Ağustos 2019 Perşembe

Kurtuluş Savaşı’nın en önemli günlerindeyiz. 97 yıl önce bugün Büyük Zafer’e ulaşmanın en stratejik adımları atılıyordu.
26 Ağustos 1922, sabaha karşı 05.30’da başlayan Büyük Taarruz, birkaç saat içinde ilk sonuçlarını verdi. Gün ağardığında Tınaztepe, Kıran Aslan, Belentepe düşmüştü. 27 Ağustos’ta Çiğiltepe planlanan saatten biraz geç ele geçirilince Albay Reşat intihar etti. O gün 17.30’da Afyon kurtarılmıştı. 28 Ağustos’ta 4. Yunan Tümeni artık yoktu. Bu gelişmeler üzerine Yunanistan, tümüyle geri çekilip toparlanarak saldırmayı planladı. İzmir’deki Yunan karargâhında Yüzbaşı Kazanidis, bu plana ve silah üstünlüğüne güvenerek yabancı gazetecilere 28 Ağustos akşamı şunu söyledi:
Birkaç gün içinde Mustafa Kemal’i esir olarak size takdim edebilirim!
29 Ağustos’ta, strateji dehası Mustafa Kemal, Yunan birliklerinin hem çekilmesini hem birleşmesini önleyen hamleler yaptı. 30 Ağustos’ta Dumlupınar’la birlikte Afyon-İzmir güzergâhı artık zafer yoluydu.

***

Atatürk’ün son kontrolleriyle, 1934 yılında İstanbul Devlet Matbaası’nda 3 cilt halinde basılan NUTUK, pek çok belgenin yanı sıra Kurtuluş Savaşı haritalarını da içerir. İkinci cildin 176. sayfasında 30 Ağustos’u anlatan Mustafa Kemal şöyle der:
Her safhası düşünülmüş, ihzar, idare ve zaferle intaç edilmiş olan bu harekat Türk ordusunun, Türk zabitanının, yüksek kudret ve kahramanlığının muazzam bir eseridir.
Bu eser Türk milletinin hürriyet ve istiklal fikrinin abidesidir. Bu eseri vücuda getiren bir milletin evladı, bir ordunun başkomutanı olduğum için ilelebet mesut ve bahtiyarım.
Atatürk, NUTUK’ta bu büyük zaferi anlattıktan sonra şöyle devam ediyor:
Efendiler, işte şimdi diplomasi safhasına geçebiliriz...
Güzel bir söz vardır; süngü ile zafer kazanabilirsin ama o süngünün üstüne oturamazsın!
Atatürk, Büyük Zafer’den sonraki diplomasi girişimlerini anlatmaya işte bu cümle ile başlıyor.
30 Ağustos zaferi, 1922’den sonra bu topraklarda başarılmış her şeyin ana tohumudur.
Mustafa Kemal, bu zaferi bir sonuç olarak değil, deyim yerindeyse başlangıç olarak görmüştür.
41 yaşında bu zafere ulaşan Mustafa Kemal bundan sonraki tüm ömrünü adeta barışa adamıştır. Girdiği bütün savaşları kazanmış, devamında başlattığı bütün barış adımlarından da zaferle çıkmıştır.
9 Eylül 1922’de Kuvayi Milliye İzmir’e girdiğinde İstanbul işgal altındaydı. İstanbul, Lozan Barış Antlaşması zaferinin bir unsuru olarak 6 Ekim 1923’te işgalden kurtarılmıştır.
20 Temmuz 1936’da Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandığında Batı’da şu yorum yapıldı:
Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşı’nı şimdi tamamladı!
Onlar böyle yorumladı, ama Atatürk’ün daha işi vardı; iki yıl sonra Hatay’ı bir tek Mehmetçiğin burnunu kanatmadan vatan topraklarına katacaktı.
Yeri gelmişken vurgulayalım; dünyada iki tarafı aynı ülkeye ait uluslararası suyolu yok, İstanbul ve Çanakkale Boğazı’ndan gayri!

***

Mustafa Kemal Atatürk’le ilgili çirkin saldırıları içeren kitabı da Atatürk’ü bir dünya lideri olarak anlatan kitabı da İngilizler yazdı. İlkinde Armstrong’un ikincisinde Kinross’un imzası var. Lord Kinross, “Atatürk Bir Miletin Yeniden Doğuşu” kitabını yayımladıktan sonra onunla röportaj yapılıyor. Atatürk’le Hitler ve Mussolini’nin aynı çağda olduğuna ilişkin imalı bir soru soruluyor. Kinross’un yanıtı şu oluyor:
Hitler ve Mussolini demokratik bir devlette iktidara gelip ülkelerini savaştan savaşa soktu, sivil hayattan gelip üniforma giyerek başkomutan oldu. Atatürk bir asker olarak harap olmuş bir ülkede Kurtuluş Savaşı vererek devlet kurdu, ilk fırsatta üniformayı çıkarıp ülkesini demokrasiye taşıdı!
Yarın 30 Ağustos, Büyük Zafer’in 97. yılı... Yarın Cumhuriyet günü...
Arkadaşımız Işık Kansu’nun derlediği, Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla hazırlanan “Belge ve Anılarla 30 Ağustos Zaferi” başucunuzda olsun!
Gören edinmek ister, birkaç tane almakta fayda var!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozgiller! 23 Nisan 2024
İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları