Hiroşima, Çernobil, Ak-kuyu...

06 Ağustos 2019 Salı

Bugün 6 Ağustos... 74 yıl önce bugün saat 08.15 sıralarında ABD, Japonya’nın Hiroşima şehrine atom bombası attı. B-29 tipi savaş uçağından atılan bomba, şehrin ana merkezi Motoyasugawa Nehri ile Otogawa nehri arasındaki bölgenin üzerinde 580 metre yükseklikte patladı. 290 bin nüfuslu kentte 160 bin kişi 7 Ağustos günü yoktu.
O gün İkinci Dünya Savaşı sona erdi, ama atom bombasının etkileri bitmedi. Sonraki yıllarda atom bombasından kaynaklanan hastalıklar yüzünden binlerce kişi doğal sürecinden çok daha önce yaşamını yitirdi.
45 yıl sonra Hiroşima’ya gittiğimde kentte sadece atom bombasından kaynaklanan hastalıklarla ilgili 12 hastane vardı. Bu yılki gidişimde de hastanelerde hâlâ bu soruna ilişkin özel bölümler vardı.
İnsanlık tarihinin bu en acı olayı ne yazık ki ders olmadı. O gün ABD’nin sahip olduğu atom bombasına küresel yarıştaki öteki ülkeler de ulaşmak için her şeyi yaptı.
Hiroşima’nın “son” olması tüm insanlığın ortak dileği, aksi halde insanlığın sonu olacak.

***

20. yüzyılın ikinci yarısı boyunca nükleer alandaki çalışmalar çok yönlü olarak devam etti. Nükleer santrallar tartışmanın özünü oluşturdu. Bu santrallarda meydana gelecek bir patlama Hiroşima’dan çok daha fazla radyasyon yayabilirdi.
Bu korku 26 Nisan 1986’da büyük bir faciaya dönüştü. 25 Nisan’ı 26 Nisan’a bağlayan gece Ukrayna’nın Pripyat şehrindeki Çernobil Nükleer Santralı’nın dördüncü reaktörü patladı. Olay o dönem Ukrayna’nın bağlı olduğu Sovyetler Birliği tarafından gizlenmek istendi. İki gün sonra İsveçli uzmanlar ölçümlerdeki olağanüstü durumu açıklayınca Moskova gerçeği açıklamak durumunda kaldı.
Çernobil’deki patlama sonucu uzaya Hiroşima’ya atılan bombadan tam 400 kat daha fazla radyasyon yayılmıştı. İlk aşamada ölen 30 kişi daha facianın başıydı.
Bugünlerde dünyayı etkisi altına alan Çernobil dizisi gösteriyor ki; patlama anında santraldaki uzmanların büyük bölümü, “Biz en iyisini yaptık. Bizim inşa ettiğimiz santral patlamaz” havasındaydı. Sorumlular, patlamaya tanık olan kişinin bile bir şey olmadığına ikna olması için çalışıyordu.
Çernobil’den 25 yıl sonra 11 Mart 2011’de bu kez Japonya’da Töhoku depreminin ardından Fukuşima Nükleer Santralı patladı. Bu konulardaki hassasiyetiyle bilinen Japonlar bile hataları 2.5 ay sonra kabul etti; ana sorun soğutma sistemiydi.

***

Gelelim Akkuyu’ya...
Türkiye’nin nükleer çalışmaları 1955’lere dayanıyor. 1970’te Mersin-Akkuyu, Sinop ve Kırklareli’nde nükleer santralın kurulması benimsendi. 1984 yılında dönemin Başbakanı Turgut Özal, pek çok alanda olduğu gibi nükleerde de içi boş-dolu bakmadan “kararlılık” açıklamaları yaptı. Ancak 1986’daki Çernobil olayı adımları yavaşlattı.
AKP iktidarı Akkuyu’ya ilişkin özellikle 2010’dan bu yana inişli-çıkışlı açıklamaların ardından bu yıl Rusya’nın devlet şirketi Rosatom ile el sıkıştı. Temmuz ayında yapılan anlaşma şeffaf değil. CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın soru önergelerine verilen yanıtlardan, ortada çok ciddi soru işaretlerinin olduğu anlaşılıyor.
Türkiye’yle teknoloji paylaşımı yok...
Bize düşen alım garantisi. Yani müşterinin baştan hazır olduğu bir sistem...
Fiyatlandırma inanılır gibi değil; piyasadan 4 kat daha pahalı...
Bütün bunlardan öte nükleer santrallarda en önemli sorun soğutma. Fukuşima’da ana sorun buydu. Ruslar, doğal olarak kendi coğrafyaları gereği soğuk iklime göre teknoloji üretiyor. Türkiye’nin en sıcak bölgelerden Mersin’de deniz suyundan yararlanılacak soğutma sistemine ilişkin soru işaretleri var.
Akkuyu’nun deprem bölgesine olduğu gerçeği göz ardı edilmiş görünüyor.
Şimdi, ille de 2023’e yetişsin, açılış yapacağız hevesi var.
Santralı yapalım, güvenlik arkadan gelsin...
Ak bir kuyudayız!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Seçimden sonra! 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları