Özdemir İnce

Merkez sağ ve İYİ Parti (1)

30 Temmuz 2019 Salı

2 Temmuz 2019 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, Selda Güneysu imzalı çok önemli bir haber yayımlandı:
“İYİ Parti’de rota 2023. Gelecek genel seçime Akşener etrafında kenetlenerek gitmeyi planlayan partide ‘CHP gölgesi’nden kaçılacak. İYİ Parti yönetimi, 2023’e dek AKP ve MHP’den kayan oyları konsolide etmeye çalışacak, çizgisini ‘Atatürk’ün ilke ve devrimlerini savunan, milli değerler etrafında birleşen, bu ilkedeki herkese kapısı açık parti’ söylemiyle oluşturacak.”

***

İYİ Parti kurulduğu günlerde, sitemde (ozdemirince.com) 27 Kasım 2017 günü “İYİ PARTİ KURULDU AMA...” başlıklı uzun bir yazı yayımlamış ve kuruculara ilham (!) versin diye 1994 tarihli bir yazıma (Yozlaşmanın Tohumları) da yer vermiştim. Bilgi ve ilginize:

***

Yozlaşmanın tohumları!
Bugünkü yozlaşmanın tohumları, Demokrat Parti’nin Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü tarafından kurulmasıyla (7.1.1946) birlikte ekilmiştir. 14 Mayıs 1950 ise yalnızca Demokrat Parti muhalefetinin değil, aynı zamanda “karşıdevrim”in de iktidara gelişidir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin tek parti yönetiminde, İkinci Dünya Savaşı sırasında, iyice bunalan halk, Demokrat Parti’yi çok somut, çok acil gereksinim ve amaçları için desteklemişti: Demokrasi, özgürlük, eşitlik, toplumsal ve ekonomik gelişme, çağdaş yaşam... Halk, tek parti yönetiminin, insan haklarına dayalı çağdaş demokrasiye dönüşmesini istiyordu. Bu nedenle, muhalefeti döneminde ve 1950 seçimleri öncesinde bir tür sol politik söylem kullanan Demokrat Parti’nin peşinden gitti. 14 Mayıs 1950 günü Demokrat Parti’yi iktidara getiren halk, ezanı Türkçeden Arapçaya çevirsin, bol kepçe imam hatip okulları açsın, öğretim birliğini (Tevhidi Tedrisat) bozsun, Cumhuriyet devrimlerinin temellerini dinamitlesin diye bu partiye oy vermemişti; tam tersine çağdaş Cumhuriyet, çağdaş demokrasi, insan hakları, toplumsal refah için oy vermişti. Ama Demokrat Parti, kendisini iktidara getiren halka on beş gün içinde ihanet etmeye başladı. Bu ihanet, politik yelpazenin ortasının sağında yer aldığı ileri sürülen partiler (Adalet Partisi, Anavatan Partisi ve Doğru Yol Partisi) marifetiyle sürdürülmüştür. Bu partiler, evrensel anlamda merkez ve merkez sağ partiler gibi, gerçekten demokrat ve liberal partiler olmamışlar, olamamışlar; ancak, bu sıfatları, aşırı sağı besleyen bedenlerini gizlemek için kullanmışlardır. Bu partiler için demokrasi çoğunluğun diktatoryası”, kapitalizm vahşi kapitalizm”, liberalizm ise vurgun ve kapkaç düzeni” olarak anlaşılmıştır. Son aylarda yılan hikâyesine dönüşen özelleştirmenin, yani KİT’lerin özelleştirilmesinin geçmişi Demokrat Parti’nin 1946 parti programına dayanır: “İktisadi Devlet Teşekkülleri’nin (KİT’lerin eski adı) özel teşebbüse devri.” “KİT’ler özelleştirilsin mi, yoksa yeniden düzenlensin mi” sorusu geride kaldığı için, biz şöyle bir soru sorma hak ve özgürlüğüne sahibiz: “Demokrat Parti, Adalet Partisi ve Anavatan Partisi KİT’leri tek başlarına özelleştirebilecek milletvekili çoğunluğuna sahip olmalarına karşın bu işlemi neden gerçekleştirmemişlerdir?
Merkez sağ partilerin yıktığı laik ve eğitim-öğretim birliğine dayalı eğitim düzeninin tarihi gözden geçirilmeden bugünkü yozlaşmanın gerçek boyutları anlaşılamaz. Bu yozlaşma Haziran 1950’de başlamıştır, ancak cumhuriyetçi, demokrat ve aydınlanmacı öğretmen kadroları karşısında başlangıçta başarılı olamamış; bu kadroların emekli olmaları, kimilerinin meslekten uzaklaştırılmaları sayesinde, 1960’ların ortalarından itibaren alabildiğine hızlanmıştır.
(Varlık dergisi, Kasım 1994)  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları