Enver Aysever

Verşan Kök ve ODTÜ

10 Temmuz 2019 Çarşamba

Dün ODTÜ Rektörü Verşan Kök aradı. Aramızda geçen konuşmayı izin almadığım için yazmayacağım. Ancak bu vesileyle ODTÜ ve neo-liberal dönemde üniversite meselesi üzerine düşündüklerimi aktaracağım. Bu arada Verşan Kök’ü canlı yayına davet ettim. Dilerse Cumhuriyet adına söyleşi yapabileceğimi de ekledim. Kabul etmedi.

***

Bunca piyasalaşan ortamda ODTÜ birden çok anlam, değer ve önem taşıyor. Bundandır ki siyasal iktidarlar ODTÜ’ye egemen olmak ister öteden beri. Türkiye’nin devrimci, aydınlanmacı geleneğinin simgesidir ODTÜ. Dünyadaki saygın yeri, kuşaklar arası süren güçlü bağlar ile gericiliğe karşı direnmiş, özgün konumunu korumuştur. ODTÜ öğrencisine, öğretim üyesine ve dışarıda olsa bile gönüllülerine yaşam biçimi önerir. Toplumsal duyarlılığın önemi burada yatar. Öncüdür.

***

Boğaziçi Üniversitesi de önemli bir yapıdır. Bilimsel başarıları tartışılmaz. Lakin neo-liberal saldırı sürecinde yalpalamış, yazık ki sağlıklı yön bulamamıştır. Solliberallerin (ne demekse) etkisi altında kaldı Boğaziçi. Özgürlük, vesayet, demokrasi türü kavramların içinin boşalmasında önde koştu. Tam da iktidarın ekmeğine yağ sürmekti bu. (Elbette tüm bunların ayırdında olan öğrenciler, hocalar vardı. Sorun yönetseldi kuşkusuz) Oysa ODTÜ bu süreçte ölçüt koyan oldu. Yükseköğrenim paralı, içi boşalmış, lise düzeyine inmiş, sıradan meslek okulu haline gelmişken, ODTÜ tüm yönleriyle kişiliğini korudu.

***

ODTÜ’yü her kim yönetmeye talipse “ben bilirim” tavrında olamayacağını baştan kabul etmelidir. Ülkenin (ve dünyanın) en değerli insanlarının bulunduğu üniversiteyi yönetmek onurdur ve güçtür. Üstelik 1980’den gelen antidemokratik yöntemlerle giderek örselenen “özerk üniversite” anlayışı, AKP’li yıllarda en üst seviyeye geldi. Rektörler seçilmiyor, atanıyor. İlk ve büyük sorun budur. Bunca seçkin insanın yer aldığı üniversiteyi, onların eğilimlerine “rağmen” yönetmek mümkün müdür? Dünyanın en değerli bilimcisi olsanız, ağzınızla kuş tutsanız yönetemezsiniz. Öğrenciler, hocalar, çalışanlar doğrudan yönetime katılmadıkça çatışma kaçınılmazdır. ODTÜ mezunlarıyla da özgün bir üniversite yapısına sahip! Yani ODTÜ’lü mezun olmuyor, hep ODTÜ’lü kalıyor.

***

Gökçek’in yoğun ODTÜ ilgisi, mesaisi bu saydıklarımdandı. Elindeki güçle sürekli tehdit etti üniversiteyi. Bugün Türkiye’yi yöneten piyasaya uyumlu İslamcılarla ODTÜ genleri bağdaşmaz. Eğer iktidarlar ODTÜ’yü dönüştürmeye kalkarsa gerilim çıkar. Kök önemlidir, gelenek belirleyicidir. ODTÜ tepki veriyor baskılara. Sıradan, patron üniversiteleriyle karıştırmamak gerek ODTÜ’yü. Üniversite içine KYK yurdu yapma fikrinin ne anlama geldiğini herkes biliyor. Ağaçlar kesilirken “Kesmeyin hocam” diye haykıran gencin çığlığı düzenedir, anlamı derindir! Verşan Kök bunları elbette bilir.

***

Öğrenciler ve polis ilişkisi sorunludur. ODTÜ’de tarihsel olaylar yaşanmıştır. ODTÜ yönetimleri bu konuda diğer üniversitelere göre daha özenli olmalıdır. Dünyanın hangi ülkesi en zeki, çalışkan çocuklarına polis şiddetini layık görür? Kuşkusuz Verşan Kök ve yönetimi de öğrencilerinin böyle muameleye maruz kalmasını istemez. En azından temennim budur. Ancak atanmış olunca, siyasal iradenin baskısını yoğun hissedersiniz. Bilemediğimiz türlü nedenlerle polis orada bulunabilir. İktidarın belleğinde Gezi derin iz bıraktığı için, belki ağaçları bekleyen çocukların böyle bir kıvılcım yaratacağı endişesi taşıyabilir. Atanmış rektör, polisin girişine boyun eğmek zorunda kalmıştır belki. O zaman akla “istifa” gelmeli sanırım.

***

Ülke zor dönemden geçiyor, hepimizin heyecanları/kaygıları yüksek. Söz konusu ağaç, öğrenciler olunca ayrıca hassasız. Taktik olarak haklı talepleri “kriminalize” etmeye çalışan bir iktidar var. Tersi de mümkün, her toplumsal direnişi çekiştirip, biçim vermeye çalışan gruplar da olabilir. Dikkatli olmak gerek. Barış dilinden, meşru zeminden vazgeçmeden mücadele etmek mümkün, gerekli! ODTÜ genleri zaten bunu uygundur.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İflas 25 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları