Enver Aysever

Dost acı söyler

20 Mayıs 2019 Pazartesi

Erdoğan TÜSİAD’çılara kükredi: “On beş yıl öncesini de biliyoruz, şimdiyi de! Bana geliyorsunuz, konuşuyoruz, sonra böyle açıklama yapıyorsunuz” dedi. Kabaca bu. Benim anladığım, “Hak, hukuk, adalet konusunda en son konuşacak olan siz para babalarısınız” demeye getirdi. Bir de, “Gerekirse açıklarım” cümlesi var. Nedir açıklanacak olan? Devletin başıyla para babaları arasında gizli kapaklı konuşulanlar nelerdir? Toplumdan neden saklanır? Aldı beni merak...
Liberal demokrasi kapitalizmin, yani patronların oyuncağıdır. Geçici olarak topluma yutturulan “refah devleti” uygulaması, yoksulun sömürüye başkaldırmaması için uydurulmuştur. Bugün ortaya çıkan itiş kakış, itirazlar, düzene yönelik değildir. Eski Cumhuriyet sermayesi, siyasal İslamcıların yarattığı yeni yapıda, kendilerine imtiyaz sağlayan olanakları yitirdiği için isyan ediyor. Yola çıkarken, belli ki anlaşma böyle değildi.

Linç kültürü
Her şey güzel olacak” tümcesi retorik olarak güzel, lakin kapitalizmle hesaplaşmadan bu mümkün mü? Dar gelirlilerin dinci/ milliyetçi olması kapitalizme uygun! Eline bayrak, kutsal kitap tutuşturulan yoksul, emekçi ahali sanal düşmanla dövüşürken, patron katında kârlar artıyor(du). Ramazan günlerinde aynı Tanrı’ya avuç açmadığını öğrenince milyonlarca emekçi, işte o zaman her şey güzel olacak. Kapitalizmin Tanrısı emekçiyi işitmez!
Erdoğan, “Dolarlarınız, Avrolarınız sizi kurtarmaz, bu halk sizi kurtarırsa kurtarır!” diye de ekledi! Açıktan tehdit bu! Halkın bir kısmı bugünlerde linç edilen gazeteciye, parti liderine alkış tutuyor. Söz konusu para babaları olunca, daha da keyif alacaktır. Bunu gören patronlar tedirgin. RTE bir sabah kalkıp, mesela ibretlik olarak, öne çıkan patronların mallarına uydurma gerekçe ile el koysa, kim ne diyecek? Dahası, “Bankada yüz bin liradan fazla mevduatlara geçici süre el koyuyorum, küresel saldırı altındayız, savaş halindeyiz!” dese, hangi mahkemeye gideceksiniz?

Güvenoylaması
Kapitalizm hukuk ister, biz de bu kadarına razı hale geldik, acıdır! Şimdi iktidarın palazlandırdığı yeni patronlar, sırıtarak poz veriyor. Sanıyorlar ki bu hep devam edecek. Ne Özal ne Demirel zenginleri kalmadı. Erdoğan’ınkiler niye kalsın? Hepiniz aynı gemidesiniz, birlikte batarsınız, er ya da geç! Önümüzdeki kriz büyük, herkesi vuracak. TÜSİAD’ın “Dolar 11 TL olur” tahmini şaşırtıcı değil. Küresel şirketler yıl sonu dolar tahminini 9.5 lira yaptı çoktan. Önemli ilaç firmaları 8 TL olsa dahi ülkeden çekilecek. Yalın gösterge şu: Aş, iş, ilaç bulamayacak insanlar. Kaldı ki bölgede çalan savaş tamtamları da cabası!
23 Haziran, İstanbul seçimi önemli. Öteden beri yazdım, “Bu seçim uydurma başkanlık sistemi için güvenoylamasıdır” diye. “Aynı hakem ve kurallarla farklı sonuç alınır mı” sorusu ortada duruyor, ayrı. Asıl mesele çıkacak hangi sonuca, kimin rıza göstereceği. Örneğin sandıktan İmamoğlu çıkarsa RTE “eyvallah” der mi? Ya da tersi, Yıldırım sandıktan çıkarsa, yirmi beş yıl sonra kazandığı seçim elinden alınan muhalefet, sonucu adil sayar, boyun eğer mi?
TÜSİAD’ın içeriği haklı, ağızlarına yakışmayan uyarıları önemliydi. Erdoğan hükümetini koşulsuz destekleyenlerin bugün oyunbozanlık yapmasına ikna olan varsa, diyeceğim yok. Kinci olmayalım da, unutkanlık da iyi değil! Geç kaldılar...

Nasıl bir Cumhuriyet?
Cumhuriyet yüzüncü yıla girerken, “ölüm kalım” sorunuyla karşı karşıya. Dünyanın ağır sorunları karşısında bencil, çıkarcı kadroların elinde güç kaybediyor. İçinde bulunduğumuz kriz ortamı, yeniden varlık tartışması doğuracak, bunu olanak saymak gerek. Bilime, hukuka, mutlak eşitliğe dayanan bir Cumhuriyet kurmayı konuşmak zorundayız. Günlük başarılar umut verir, soluk aldırır ama tarihsel hesaplaşma görülürken hamasetle yol almak mümkün değildir.
Cumhuriyet akıl üzerine kuruludur, akıldan uzak düşüp de ayakta kalmak mümkün değildir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İflas 25 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları