Barış Terkoğlu

Bu dincilerin ahlakı mahlakı yok

22 Nisan 2019 Pazartesi

Siz de aynı ikilemi yaşıyor musunuz? Yolda avuç açmış bir yoksul görüyorsunuz. Elinizi cebinize atmak mı doğru, yoksa kayıtsız kalmak mı?
Öyle ya Cumhurbaşkanı “sadaka bizim kültürümüzde var” dediği halde zabıtalar her gün onları topluyor. Devlet görevlileri de “para vermeyin” diye uyarıyor.
Eğer vicdanınızın sesini dinleyip cebinizdeki paranın yarısını uzatıyorsanız işte bu ahlaktır. Yok, tam geçerken “Allah rızası için” sözünü duyup elinizi cebinize atıyorsanız bu da inançtır. Tüm dinler “güzel ahlak” vaaz ederler. İnancını çıkarlardan arındırmayı başarmış insanlar hem ahlaklı hem de dindar olmayı becerebilirler. Ama konu din üzerinden örgütlenen, inançları siyasete meze yapan “dinciler” olunca, din ahlaksızlığın aracı haline mi geliyor dersiniz?
Öyle ya, son dönemde adı tarikat ya da parti olsun, din örgütlenmelerinden konu açılınca neyi tartışıyoruz? Menzil şeyhinin kaçak Mercedes’ini, Cübbeli’nin duayla açtığı dolandırıcılık devremülkünü, belediyelerdeki rant işlerini... Farkında mısınız, ahlak ile dinci yapılar ne kadar ayrı yerde duruyor.

Nakşibendi hocaların banka oyunu
Geçen yıl şubat ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan Brezilya’ya gidecekti. Ancak ziyaret son anda iptal oldu. Eğer gitseydi önüne 35 milyon dolarlık bir dosya da konacaktı. Zira tarikatın ve dolandırıcılık suçlamasının aynı anda konuşulduğu bu hikâye, Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Faisal İslam Bank isimli Nakşibendi Cemaati’nin para akışını sağlayan bir banka var. Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı Bensen Safa yapıyor. İslami kurallara ve Kıbrıs yasalarına göre kurulan bankanın Lefkoşa’daki şubesinin 3. katında ise bir başka banka var. Onun adı da Mondial Bank.
Diyeceksiniz ki banka içinde banka nasıl oluyor.
Mondial Bank aslında Faisal İslam Bankası’nın kurduğu bir yan işletme. Offshore denilen sistemle müşterilerine vergiden bürokrasiye bir dizi kolaylık sağlıyor. Kıbrıs’tan Malezya’ya uzanan Nakşibendilik ağının ortasında bulunuyor. Bankanın binasına girdiğinizde ise sizi Şeyh Nazım Kıbrısi’nin büyük bir fotoğrafı karşılıyor.
“Ben bu Şeyh Nazım’ı nereden hatırlıyorum?” diyorsunuz.
2014 yılında ölen bu “çok renkli” şeyh, “Prens Charles Müslüman oldu” açıklamasıyla konuşulmuş, Kıbrıs’ta Papa ile “dinlerarası diyalog” buluşmasını gerçekleştirmişti. MİT ve Genelkurmay Başkanlığı kayıtlarında “İngiliz ajanı” olarak yer alan Şeyh Nazım’ı bir yerlerden daha hatırlıyorsunuz. Ne tesadüf, tam da Malezya’ya büyükelçi yapılan ABD vatandaşı Merve Kavakçı’nın bir otel odasında dizinin dibinde oturduğu kişi, Şeyh Nazım’dan başkası değil.

 

Diplomatik kriz çıkaran dolarlar
Tarikatı anlattık, gelelim diplomatik krize neden olan dolandırıcılık dosyasına...
Brezilya’da Cristalia isimli kimya ve ilaç sektöründe yer tutan kritik bir şirket var. Bu holdingin Hollanda merkezli Edgeworth isimli bir iştiraki var. Her şey bu şirketin Kıbrıs’ta Nakşibendilerin Mondial Bank’taki hesabına 40 milyon dolar aktarmasıyla başladı. Buraya kadar her şey normal görünürken, şirket parasını başka bir adrese yollamak istediğinde kriz çıktı. Çeşitli bahanelerle para bir türlü geri verilmezken, bu sırada şirkete ihtiyaçları için 5 milyon dolar kredi kullandırıldı. Kalan 35 milyon dolar bir türlü alınamayınca iş mahkemeye düştü.
Sizi Türkiye’den Kıbrıs’a uzanan uzun mahkeme süreçlerine boğmayayım...
Ancak burada bizi ilgilendiren birkaç nokta var.
İlki KKTC’nin tanınmama sorunu nedeniyle Mondial Bank’ın Vakıfbank’ı aracı olarak kullanması. Türkiye’de herhangi bir vatandaş gibi Vakıfbank’ta hesap açan banka, uluslararası para transferlerini Vakıfbank üzerinden gerçekleştiriyor. Adliye süreçlerinde Vakıfbank’ın bu olaylardaki rolü ve bankadaki hesap hareketleri tartışma konusu oluyor. Zira hesap hareketleri incelendiğinde Mondial Bank’ın Vakıfbank üzerinden her yıl milyonlarca dolar hareketi göze çarpıyor.
Öte yandan olayın bir de siyasi boyutu var...
Zira Cristalia Brezilya’da devletle yakın ilişkileriyle bilinen bir ilaç tekeli. Dünyanın değişik yerlerinde kurduğu iştiraklerle ülkesine taşıdığı ilaç sanayii devlet tarafından destekleniyor. Nakşibendiler ile şirket arasındaki ihtilaf bu nedenle diplomatik mesele haline geldi. 2018 Şubatı’nda ülkeye gelecek Erdoğan’a Mondial Bank’ı şikâyet eden bir dosya hazırlandı. Cumhurbaşkanı’nın ziyaretinin başka nedenlerle iptal olması sonrası olay Dışişleri’ne kaydı.
Dışişleri’nin talimatıyla Brezilya’nın Türkiye’deki büyükelçisi, Vakıfbank yöneticileri ve şirketin avukatı, Vakıfbank’ın İstanbul’daki Genel Müdürlük binasında krize çözüm aradı, bulunamadı.
26 Mart 2018’de Brezilya Büyükelçisi önce Dışişleri Bakanlığı’nda bürokratlarla, ardından Merkez Bankası yöneticileriyle bir toplantı daha gerçekleştirdi. Sonrasında KKTC’nin Merkez Bankası ve bürokratları ile kriz çözülmeye çalışıldı. Hatta baskıların sonunda 1 Ağustos 2018’de Mondial Bank yönetimi ile Cristalia avukatı arasında Cenevre’de bir toplantı yapıldı. Banka, parayı vereceği taahhüdünde bulundu. Ancak beklenen paranın gelmemesiyle ipler yine koptu.
Mondial Bank’tan çıkan para hareketlerinin Kıbrıs’tan Malezya ve Cebelitarık’a doğru uzanmasıyla “kara para aklama” suçlamaları dile getirilmeye başlandı.

Holdingler, dinciler ve yoksullar
Daha az bürokrasi ve vergi için Offshore seçen holdingler, Nakşibendi tarikatına dayanarak banka kuran dinciler, akıllara durgunluk veren dolandırıcılık suçlamaları.
Dincilerin çevirdiği işler bu kez Türk bankacılık sistemine, Türk ekonomisine ve diplomasisine zarar veriyor.
Sömürülen yoksul dindar insanlar ne yapıyor?
Tarikat bankası neden ölen şeyhin oğlunun oluyor? Biz öbür dünyada cenneti düşlerken o neden bu dünyada yaşıyor? Bu soruları bir gün soracaklar ve o gün bu düzen böyle devam etmeyecek!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları