Yazgülü Aldoğan

Yılbaşında kaçsan da döneceğin yerde kafada huni!

05 Ocak 2019 Cumartesi

Beni tanıyanlar biliyor, yaz kış demez gezerim. Bu yılbaşı da hem yakın, hem ucuz diye Selanik’teydim. Bir de baktık ki on binlerce Türk Selanik’e akın etmiş. Neden? Kimse eğlenmemizi, yediğimizi içtiğimizi sorgulamıyor; yazın Adalar’a kaçtığımız gibi yılbaşında da İzmir’in bir kopyası olan Selanik Türklerle doluydu. Eğlence öğlen başladı. Kafelerin önü mangal partisine döndü, herkes sokaklarda dans etti; Türkiye’de terör korkusu, yolları araç trafiğine kapatır, sokaklar boşalır, Taksim’de polis ÖSO bayraklarıyla taşkınlık yapan Suriyelileri seyrederken, Selanik Belediyesi, gece 12’yi vurduğunda, denizde yarım saat süren bir havai fişek gösterisi yaptı. Gâvur adeti mi? Hadi canım sizde, pagan adeti bunlar. Yani tektanrılı dinlerden önce, insanlar mevsim değişikliklerini, yıl dönüşlerini, dans ederek, şarap içerek kutlardı.

Atatürk’ün evi
Selanik’te yılbaşı geçirmenin en güzel yanı, Ata toprağına ayak basmak ve nihayet restorasyonu bittiği için açılan Atatürk’ün doğduğu evi ziyaret etmekti. Daha önceden görmüş olanlar içindeki bütün eşyalar boşaltılmış olduğu için düş kırıklığına uğradılar ama ben Mustafa Kemal’in karga kovalayan yoksul köylü çocuğu değil de bahçeli, iki katlı koskoca bir konakta doğan şehirli olduğunu gözümle görünce memnun oldum. Nur içinde yatsın, kültürlü, sadece çağının değil, tüm zamanların gelmiş geçmiş en büyük liderlerinden. Evde kalan tek tük özel eşyası, büyük bir zevk ürünü. Diplomaları duvarda asılı, İslam tarihinde bir not eksiği dışında bütün notları 45 üstünden 45!

Tur sefaleti Selanik küçük bir şehir. On binlerce turist de gelince her yer dolmuş. Bize başka şehirde bir otel düştü! Tabii bunu ancak şehre gidince öğrenince büyük bir düş kırıklığı! Tatil Sepeti’nden Jolly Tur diye tur satın alırsanız, başınıza bu gelebiliyor. Selanik’e tam 52 km uzakta, bir başka beldede, sanayi sitesinin içinde otel, kamu ulaşımı yok. Lokantası kapalı, etrafta bakkal bile yok. Gündüz ayrı, gece ayrı taksiyle gidip gelmekten tur parası kadar taksi parası verdik! Tabii ki Tüketici Mahkemesi’nde hakkımızı arayacağız, ama yazıyorum ki aklınızda bulunsun, bize olan size de olmasın.

Şiddet sarmalı Memleketin gündemi ise parasızlık ve şiddet! Halkımız poşet 25 kuruş oldu diye kıyameti koparıyor. Sen 25 kuruşun peşinde koşarken hükümet, Hazine’yi boşaltıyor! Uzmanlar, enflasyonun yüksek olduğu yıllarda Merkez Bankası kârının yükseldiğini söylüyor. Yasa gereği nisan ayında yapılan toplantıda bankanın Hazine’ye aktaracağı pay belli olur ama bu yıl bu aktarma, ocak sonuna çekilmiş. Çünkü Hazine tamtakır, seçime giderken para lazım! Ama yasal değil? Bu rejimde hükümet yasaya değil, yasalar hükümetin taleplerine uyduruluyor. Poşete değil, buna karşı çık. Sosyal medyada yayımlanıp duran hayvana şiddet, kadına şiddete karşı çıksaydınız eğer, o insan müsvettesi de kopya çekmesine göz yummadı diye tabancayla, bıçakla, genç bir kadın öğretim üyesini taammüden öldürmeye kalkışmaz, en azından okula o kadar silah sokamazdı! O köpek bıçaklayan, kedilerin gözlerini oyanlar var ya, otobüste yanınızda, sınıfta karşınızda oturuyor ve zamanı gelince, isteklerine karşı gelinince insanı öldürüyor. Mesele 25 kuruşluk poşette değil, mesele ülkede hukukun işleyip işlememesinde, herkes için adalet olup olmamasında. Öyle olunca da parası olan vergi cennetine, aklı olan canını kurtarmak için gelişmiş ülkelere kaçıyor. Ben iki günlüğüne kaçmıştım, döndük deliler ülkesine!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları