OECD Eğitim Direktörü: Eğitimde dar bakış açısı var

OECD Eğitim Direktörü Andreas Schleicher, Türkiye’deki eğitim sistemini değerlendirdi: Yoksul çocuğun şansı çok kısıtlı.

Yayınlanma: 01.09.2019 - 22:11
Abone Ol google-news

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) Direktörü Andreas Schleicher, Türkiye’de sınavların büyük ölçüde adaleti sağladığını belirterek, “Bütün çocuklar aynı standartlar için yarışıyor, bu iyi ama yoksul bir aileden gelen çocuğun iyi bir okula girme şansı çok kısıtlı ve bu çok ciddi bir sorun” dedi.
“Dünya Okulu: 21. Yüzyılın Okul Sistemi Nasıl Kurgulanmalı?” adlı kitabının tanıtımı için Türkiye’de bulunan Schleicher ile hem Türkiye hem de dünyadaki diğer ülkelerin eğitim sistemleri, “eğitimde başarı” gibi konular üzerine konuştuk.

Dünyada eğitimde en başarılı ülkeler hangileri ve neden?
Bu nereden baktığınıza bağlı ama Vietnam, Çin, Singapur, Hollanda, Finlandiya, Kanada, Brezilya başarılı diyebiliriz. Bazı ülkeler öğretmen eğitiminde çok başarılı oldu. Dünyada birçok iyi örnek var.

Türkiye’nin eğitimde başarılı olduğu alanlar hangileri?
Türkiye 20 yılda çok gelişme kaydetti. Hem kapasite artırımı hem kalite konusunda. Öğretmen eğitimi konusunda çok adım atıldı. Türk eğitim sistemi değişmeye başladı ve iyi bir yolda.

En büyük sorunlar nedir?
Dar bir bakış açısı var ve sınav baskısı çok ağır. Bunun nedeni de iyi okulların sayısı çok az. Türkiye’nin “en yakın okul her zaman en iyi okuldur” anlayışını gerçekleştirmesi lazım.
Uzun vadede de iyi okul sayısının artması lazım.

‘Eğitimde hakkaniyet’ üzerinde çok duruyorsunuz. Türkiye’de eğitimde fırsat eşitliği var mı sizce?
Sınav sistemi büyük ölçüde adaleti sağlıyor. Bütün çocuklar aynı standartlar için yarışıyor, bu iyi ama yoksul aileden gelen bir çocuğun şansı çok kısıtlı. Bu durum çok ciddi bir sorun. Dünyada eğitimde hakkaniyet için çözüm arayışları var. Örneğin Vietnam’da en iyi öğretmenler, en zorlu okullarda ders veriyor.
Türk anne babalara neler önerirsiniz?
Gelecekteki dünya çocuklarınızdan ne bekliyor? Bu sorunun cevabını bulmalısınız. Yarının dünyasını görmek gerek. Sadece üniversitelere odaklanıyor ve başka bir şey görmüyoruz. Çocukların kendi pusulalarını, kendi yollarını bulması gerek. Eğitim bunu sağlamalı. Hayatta başarı için güçlü bir öğrenme isteği ve bilgileri kullanacak beceriler olması gerek.

‘Göçmenlere zaman tanıyın’
PISA Direktörü Andreas Schleicher, kitabının tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, dünyada göçmen alan ülkelerin eğitim kalitesinin düştüğü gibi yanlış bir algı olduğunu söyledi. Schleicher, “Göçmenlerin, yaşadıkları ülkelerin eğitim performansını düşüreceği gibi yanlış bir düşünce var. ‘Ne kadar çok göçmen öğrenciniz olursa eğitim sisteminiz düşer’ söylentileri gereksiz. Bilimsel olarak bu düşünceyi doğrulayan bir bulguya rastlamadım. Elbette birçok göçmen öğrenci var ve performansları düşük olabiliyor. Ama onlara biraz zaman tanımak gerek. Böylelikle performanslarını çok daha iyileştireceklerini hatta yerel öğrencilerden daha başarılı olacaklarını göreceksiniz” dedi.
PISA Direktörü’nün yoksulluk ve eğitim bağlantısı, PISA sonuçları ve yeni nesil üzerine sözleri de şöyle:

‘Yoksul da başarılı olur’
“Yoksul mahallelerdeki çocuklar kötü sonuçlar alıyor. Türkiye’de de başka ülkelerde de bunu görüyoruz. Fakat PISA testlerine baktığımız zaman, yüzde 10 oranında dezavantajlı olan çocukların en zengin Amerikalı çocuklardan daha büyük başarı sağladığını görüyoruz. Fakirlik insanın kaderi değil. Zorlu şartlarda bile öğretmenler daha iyi eğitim verdiklerinde bu başarı elde ediliyor. Yani yoksullukla eğitimin doğrudan bağlantılı olduğu doğru değil.”

Merak, empati, esneklik...
“PISA sonuçları, öğrencilerden tamamlanması istenen görevler daha karmaşık hale geldikçe ve rutin olmayan, analitik becerileri daha çok gerektirdikçe ezberlemenin hâkim olduğu öğrenme stratejilerinin nasıl da onlara giderek daha az yardım edebildiğini göstermektedir.
Yeni nesil iş aramayacak, iş yaratacak ve giderek karmaşıklaşan bir dünyada insanlığı ilerletmek için işbirliği geliştirecek. Bu durum da merak, hayal gücü, empati, girişimcilik ve esneklik, yapıcı biçimde kaybedebilmek ve hatalardan ders” çıkarabilmek becerisi gerektirecek.

EĞİTİM ÖNCELİK OLMALI

“Birçok ülke eğitimin birincil öncelik olduğunu iddia ediyor. Bu iddiayı hayata geçirip geçirmediklerini anlamak için sorulabilecek birkaç basit soru var:
-Öğretmenlik mesleğinin statüsü nedir ve ülkeler aynı eğitim seviyesini gerektiren diğer mesleklere kıyasla öğretmenlere ne kadar maaş ödüyor?
-Çocuğunuzun öğretmen olmasını ister misiniz?
-Medya, okullara ve öğretime ne kadar yer veriyor?
-Son tahlilde hangisi daha önemli: Bir topluluğun spor liglerindeki konumu mu yoksa akademik sıralamalardaki yeri mi?”

BU MİTLER YANLIŞ

Kitabın “Bazı mitleri çürütmek” başlıklı bölümünde, çürütülen mitler şöyle sıralanıyor: 
-Yoksullar okulda daima başarısız olacaktır, yoksulluk kaderdir.
-Göçmenler okul sistemlerinin genel performansını düşürür.
-Eğitimde başarı tamamen daha çok para harcamaya bağlıdır.
-Daha küçük sınıflar daima daha iyi sonuçlar demektir.
-Öğrenmeye daha çok zaman harcamak daha iyi sonuçlar getirir.
-Eğitimde başarı tamamen kalıtsal yeteneğe bağlıdır
-Bazı ülkeler kültürlerinden ötürü eğitimde daha başarılıdır.
-Sadece en iyi derecelerle mezun olanlar öğretmen olmalıdır.
-Öğrencileri yeteneklerine göre seçmek standartları yükseltmenin bir yoludur.

Öğretmenden ötesi yok!

“Yanıldığımız konulardan biri de sınıfları küçültmemiz gerektiği görüşü. Bununla başarı arasında hiçbir bağlantı yok. Daha iyi sınıfı değil daha iyi öğretmeni tercih edeceksiniz. Hiçbir şey öğretmen kalitesi üstüne çıkamaz.” 

 

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler