Brüksel’in altı, altın madeni!

Erdinç Utku/ Belçika

Yayınlanma: 03.11.2019 - 13:35
Abone Ol google-news

Parlak sarı rengi ve ışıltısıyla göz kamaştıran ve ilk çağlardan beri konum, varsıllık ve gücün simgesi olan altın, kutsal kitaplarda tanımlanan cennette de karşımıza çıkar. Pişon Irmağı’nın, altın kaynakları olan Havila sınırları boyunca aktığı ve orada iyi altın bulunduğu yazılır. Cennete gidenlerin altından bileziklerle süslendiğinden dem vurulur. Altından tepsiler ve kadehlerde sunulur yiyecek ve içecekler. İnsanın altını fark etmesi MÖ 3000’lere dayanıyor. Mısır’da firavunlar da altına önem veriyordu. MÖ 2551-2560 yıllarında yapıldığı sanılan Gize pramitlerinin en tepesine altın bir uç eklenmişti örneğin. Firavunların ve kralların hazinelerinin önemli bir parçasıydı altın. Altını para olarak kullanan ilk uygarlık ise Anadolu topraklarında yaşamış Lidyalılar. Peru’da MÖ 2000 yılına ait altın ziynet eşyaları ve altın takı kalıntılarına rastlanmış. Amerika kıtasındaki Aztekler ve İnkaların da altına tutkun oldukları belirtiliyor. Altına önem vermeyen eski uygarlık yok neredeyse...

Trump’ların serveti...

Yüzyıllar boyu insanların hayallerini süsleyen altın, “Amerikan Rüyası”nın doğuşu sayabileceğimiz “Altına Hücum”a neden olan bir zenginlik unsuru. Jack London’ın Vahşetin Çağrısı romanı ve Charlie Chaplin’in Altına Hücum filmine konu olan Klondike Altına Hücumu, 1896-1899 yılları arasında 100 bin insanın umuda yolculuğudur aslında. Soğuk bir iklimde engebeli arazi üzerinden ağır yüklerle yapılan yolculuk sona erdiğinde, yalnızca 30 bin kişi hedefine varabildi, 4 bin kadarı altın çıkarabildi ve sadece birkaç yüz tanesi milyoner olma hayaline ulaştı. Ünlü yazar Jack London da zengin olmaya çalışan maceraperestlerden biriydi. ABD başkanı Donald Trump, servetini büyük dedesi Fred Trump’ın “Altına Hücum” zamanında açtığı restoran ve otellere borçlu. Brüksel’de altın bulmak için çetin hava koşullarında zorlu bir maceraya girmek gerekmiyor. Yok yok, “taşı toprağı altın” değil. Brüksel hakkında, “Taşı Toprağı Altın Şehir” filmi yapılmadı; İstanbul gibi. Brüksel’in taşı toprağı altın değil ama kanalizasyonlarından altın ve gümüş çıkıyor. Brüksel kazalizasyonları küçük bir altın madeni gibi. Flaman (VUB) ve Frankofon (ULB) Brüksel Serbest Üniversiteleri, Brüksel’deki atık arıtma tesislerinin çamurundan altın ve gümüş gibi değerli metallerin toplanmasının mümkün olup olmadığını araştırıyor. 6 aydır araştırmalarını sürdüren akademisyenler, Brüksel kanalizasyonlarından yılda 5 kilo altın, 70 kilo da gümüş çıkarılabileceğini belirtiyor. Araştırmacılar, altın ve gümüş miktarını tahmin edip, atık arasından altın ve gümüş ayrıştırmanın kârlı olup olmadığını hesaplıyor şimdilerde.

Yeni teknik arayışı...

Altın takılarını çıkarmadan ellerini yıkayan Brüksellileri düşünün. Mücevherlerin aşınması nedeniyle Brükselliler farkında olmadan ziynet eşyalarını da atık suyla birlikte kanalizasyona uğurluyor. Araştırmacı Natacha Brion, “Bazı romatizma ilaçlarında da altın var. Gümüş, bakterileri yok etmek için düzenli olarak kullanılıyor. Spor giysilerinde de genellikle ter kokularına karşı gümüş nano parçaçıkları yer alır. Elbiseler yıkandığında, gümüş de atık suya karışıyor” diye açıklıyor durumu. Kullanılan örneklem üzerinde yapılan analizlerde, atık çamurlarda ton başına 0.5 ile 1 gram altın, 5 ile 10 gram arası da gümüş bulunmuş. Brüksel’deki yıllık toplam atık çamuru miktarı dikkate alındığında bu, 5 kilo altın, 70 kilo da gümüş demek oluyor. Pek de kenara atılacak, önemsenmeyecek miktarlar değil. Kentsel geri dönüşüm araştırmalarının önemini vurgulayan araştırmacılar doğal cevherlerin giderek azaldığının altını çiziyor. “Geleneksel olarak madenlerden çıkarılan değerli metallerin 20 yıl içinde sonunun geleceği tahmin ediliyor. Ayrıca klasik madencilik, maden çıkarılan doğa alanlarını da işgal ediyor. Bu nedenle alternatif maden arama yöntemlerini inceliyoruz” diyen araştırmacılar açıklamalarında maden çıkarmak için çevreye zarar veren tekniklerin kullanıldığını söylemeyi unutmuşlar. Brüksel üniversitelerinin birlikte yürüttüğü araştırma Mart 2022’ye kadar sürecek. 25 Ekim’de 18’inci doğum günü resmi törenle kutlanan ve ülkeyi bir vasi tayini olmadan yönetebilecek yetkinliğe ulaşan Belçika veliaht prensesi Elisabeth’in tahta oturacağı günleri hayal ediyorum. Kim bilir belki de Elisabeth’i, Brüksel kanalizasyonlarından ayrıştırılmış ve geri dönüştürülmüş altın taç ile göreceğiz...


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler