Epistomolojik, Aksiyolojik Maarif Modeli

04 Mayıs 2024 Cumartesi

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in bugünler için özel seçilmiş ve eğitilmiş kişilerden olduğu anlaşılıyor:

Tekin, Rize Anadolu İmam Hatip Lisesi mezunu. İmam okulundan sonra “devlet adamı” olsun diye SBF Kamu Yönetimi Bölümü’ne gönderiliyor. Sivas’ta siyaset ve sosyal bilimler alanında yüksek lisans yaptırılıyor ve çok stratejik bir yere, Polis Akademisi Başkanlığı Güvenlik Bilimleri Fakültesi’ne atanıyor. Sonrasında AKP bürokratlığı başlıyor. Gençlik ve spor bakan yardımcılığı, Milli Eğitim Bakanlığı müsteşarlığı, Hacı Bayram Üniversitesi rektörlüğü derken bakanlığa oturtuluyor.

Bakan olduğundan bu yana da laik, çağdaş eğitimin Saray düzenince baltalanmayan son kırıntılarını yok etmek için kendisine verilen görevi yürütüyor.

Son marifeti “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adı altındaki gericileşme atağını gerçekleştirmesi.

Model, okullarda uygulanacak müfredatın çerçevesini çiziyor.

Buna bir öğrenci izlencesi demek olası değil, çünkü Eğitim-İş başkanının deyimiyle “tekkeye mürit” yetiştirme öngörüsüyle karşı karşıyayız.

Model büyük, cafcaflı sözlerle süslenmiş. Örneğin maarif modeli dedikleri şey, “öğrenci profilini, erdem-değer-eylem modeli” üzerine oturtuyormuş. “Değer” dedikleri dinsel dogmalar. Böylece, “yalnızca medeniyete uyum sağlayan bir nesil değil, etkin olarak medeniyet kurucusu ve geliştiricisi bilge nesiller yetiştirmeyi” hedefliyorlar.

Medeniyet”ten ve “öğretim programlarının perspektifi”nden anladıklarını da modelde açıklamışlar: Hikmete dayanacaklarmış.

Hikmet ne?

Tanrı’nın insanlarca anlaşılamayan amacı.

Yani, çocuklarımız anlaşılamayan amaçlar üzerinden medeniyet kuracaklar!

Modelde, AKP sayesinde yakından öğrendiğimiz kimi dallardan da yararlanacaklarmış. Şöyle diyorlar:

...öğrenci profili oluşturulurken ontolojik, epistemolojik ve zamansal bütünlüğün nasıl sağlanacağı ve bu bakış açılarının aksiyolojik olgunluk ile nasıl tamamlanacağı açıklanmıştır.”

Epistemolojiyi ekonomide kullandıklarında nereye vardığımızı yaşayarak öğrendik. Şimdi de “aksiyolojik olgunluk” çıktı:

Onun ne menem bir şey olduğunu şöyle açıklıyorlar:

Aksiyolojik olgunluk, bir öğrencinin değerleri ve ahlaki ilkeleri anlama, değerlendirme; bu değer ve ilkelere uygun davranma yeteneği ile çevresini algılamada, düşüncelerini tasarıma geçirmede ve üretmede estetik bakış açısına sahip olmasını ifade eder.”

Varıyoruz yine “değer”lere. Yani dinsel dogmalara...

Neden?

Onu da modelden öğreniyoruz: “Çünkü insanın kalbi; eğilimlerini, yönelimlerini, duygusal deneyimlerini, değerlerini, ahlaki inançlarını ve içsel dünyasını temsil ederken; zihni ise düşüncelerini, farkındalıklarını, bilgi ve öğrenme süreçlerini ifade eder. Başka bir ifade ile ruhun organları gibi olan kalp ve zihin, insanın içsel dünyasının merkezi olarak kabul edilir ve insanın duygusal ve bilgisel gelişimini şekillendirir.”

Görüldüğü üzere, hazırladıkları modelle, dogmayı, akıldışılığı ve tutarsızlığı çocukların üzerine boca etmeye hazırlanıyorlar.

Eğitimbilimciler, veliler ve çağdaş uygarlıktan yana olanlar görev başına!

Geleceğimizi karartmalarına izin vermeyelim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları